Bölüm 28 - Kontrol kimin elinde?

197 17 13
                                        


Beynim dört duvar arasına sıkıştırılmıştı. Cılız bir güç duvarlara vuruyordu. Bıkmadan usanmadan. Her vuruşunda sanki bir daha sıkışıyordum o duvarlara. Zihnimin kıvrımlarına oturmuş taşlar her vuruşta yok oluyordu. Ses şiddetlendikçe huzur dolu dünyamdan sıyrılıyordum. Yokluktan gerçekliğe acıyla sürüklüyordu beni.

Gözlerimi araladığımda tahta kapının ortasındaki camda bir silüet gördüm. Kapıya kısa aralıklarla vuruyordu.

"Efendim?"

Boğuk sesim boğazımı yırtarak geçtiğinde gerisinde binlerce çizik bırakmıştı sanki.

"Melody saat 12'ye geliyor. Birazdan çalışanlar geldiğinde üzerlerini değiştirmek için odayı kullanacaklar."

Gözlerimi parmaklarımla ovuşturup hızla üzerimdeki yorgunı çektim. Sıcak yataktan soğuk odaya yaptığım ani geçişten bedenimi zayıf bir titreme almıştı. Ayakkabılarımı ayağıma geçirip üzerimi düzelttim. Odaya biraz çekidüzen verip elbisemi koyduğum torbayı alıp dışarı çıktım.

Uzun koridorda ilerlerken içeriden gelen boğuk sesler belirginleşiyordu. Geniş odaya çıktığımda dün gece tanıştığım mekan sahiplerini bir masaya oturmuş konuşurlarken buldum. İkisi de beni görünce hafifçe yerlerinde kıpırdanıp selam verdiler.

"Günaydın" dedikten sonra bunun çok da uygun olup olmadığına emin olamadım saatten dolayı. Önemsememiş ya da dün akşamki halimi bildiklerinden olacak ki tebessümle karşılık verdiler.

"Melody gel yanımıza otur." Arin yanındaki sandalyeyi hafifçe geri çekerek bana işaret etti.

Tahta parkeler ayağımın altında ezilirken yanlarına ilerledim. Dün gece karanlıkta çok da seçemediğim kocasını şimdi daha iyi inceleme fırsatı bulmuştum. Bana çay koymaya gideceğini söylediğinde boyunun benden bile kısa olduğunu fark ettim. Şişman bedeni yürüyüşünü kısıtlıyordu. Her adımında geniş bedeni biraz daha sallanıyordu. Seyrelmiş saçlarını geriye doğru taramıştı. Arin kırışık alnında ince parmaklarını gezdirdikten sonra konuşacak gibi oldu. Sonra sanıyorum ki kocasını beklemenin daha doğru bir karar olacağını düşünüp vazgeçti.

Tendor parkeleri yüksek sesle gıcırdatarak masaya ileryip önüme dumanı tüten çayı bıraktı.

"Teşekkür ederim."

Sıcak çaydan bir yudum alıp tabağa geri bıraktım. Karı koca aralarında anlaşmaya çalışıyor gibi birbirlerine bakıyorlardı. Bakışlarımı onlara çevirdiğimde Arin konuşmaya başladı.

"Melody Arto bizim oğlumuz gibi. Bizden seni işe almamızı istediğinde buna durumumuzun çok müsait olmadığını açıkladım. Sana da söylemekte bir sakınca duymadık. Kafemizi gece 2 gibi kapatıyoruz. O saate kadar genelde çalışanlarımız gidiyor. Mekanı biz toparlamak zorunda kalıyoruz. Eğer bunu yapmayı kabul edersen haftalık 50 ral maaş ödeyebiliriz ve geceleri burada kalmana izin verebiliriz. Miktar çok az fakat elimizden gelenin en iyisi bu."

Dirseklerimi masaya dayayıp ellerimi ensemde birleştirdim. İkisinin de yüzündeki samimiyet kaybettiğim umudu tekrar yakalayabilmemi sağlıyordu. İyi insanların hala var olduğuna olan inancım mezarından kalkıyordu üzerindeki toprağı yavaş yavaş silkip.

"Sizi zor durumda bırakmayı gerçekten istemem. Kendime başka bir iş bulabilirim."

Tendor kalın kısa parmaklarını başının kel kısmında gezdirerek ağır ağır konuşmaya başladı.

"Biz yaşlandık kızım. Böyel bir yardımcıya ihtiyacımız var. Kendini sıkıntıya sokmana gerek yok."

Yine de içim rahat değildi. Hiç tanımadığım bir kafede gece 2'de temizlik yapıp burada kalacaktım. Kendime daha kolay bir iş bulup ucuz bir otelde kalmayı planlıyordum. Yine de iş tekliflerini bir kenara atamazdım sanki her işveren beni bekliyormuş gibi.

Yıldız MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin