Müzik: Amber Run - I Found
**
Belki uzaklarda biri vardır..
Masadaki yemekleri mide bulantısıyla izledikten sonra içimin aldığı kadar bir şeyler gönderdim.
Banyoya girdiğimde soğuk taşı yalayan adımlarım tüm bedenimi titretti.
Elimdeki pansumanı yavaşça sıyırıp çöpe attım.Nathan'ın önceden odaya bıraktığı gazlı bezi iyileşmeye başlamış yarama sardım.
Aynadaki yansımamı sanki bana ait değilmiş gibi yabancı gözlerle inceledim.Gözlerimin altındaki morluklar yorgun bedenimin alarmıydı.Dinlenmem için yüzyıllarca uyumam gerekiyormuş gibi hissediyordum.
Saçlarımı elimle düzelttikten sonra gece yatmadan banyoya girmeye karar verdim.
Serin yatağa kendimi attım,üzerime örtüyü çektim.
Gözlerim yorgunlukla kapanırken,bilincimin ona inat açık olması bir süre sonra canımı sıkmıştı.
Yatakta dönüp durduktan sonra derin bir nefes vererek doğruldum.Zihnimin bulantıları dinmese de azalmıştı.Nathan'a hislerimi ne zaman anlatsam ruhum kuş olmuş uçuyordu.
Kalkıp dolaptan temiz bir pantolon ve kazak çektim.
Üzerimi ağır hareketlerle değiştirdikten sonra odadan çıktım. Yan kapıya göz ucuyla bakarken yüreğimde hafif bir ürperti gezdi.Bir kaç saniye duraksadıktan sonra asansöre doğru yürüdüm.
Zemin kat tuşuna uzanan parmağım karar değiştirerek 16.kat tuşuna kaymıştı.Buraya en son geldiğimde yaşadıklarım zihnimden hızlıca geçtiğinde karnımda derin bir kasılma hissettim.
Salona tedirgin adımlarla girdiğimde kimseye bakmamaya çalışarak Nathan'a ait balkonu bulmaya çalışıyordum.
Üzerimde hissettiğim bakışların sadece kendi kuruntum olmasını umarak adımlarımı sıklaştırdım.Nihayet balkona ulaştığımda derin bir nefes verip dışarı çıktım.Yerde duran sandığı önceden görüp görmediğimi düşündüm,zihnimi bir süre zorladıktan sonra ilk kez gördüğüme kanaat getirdim.Balkonun korkuluklarına sırtımı yasladıktan sonra küçük balkonda gözlerimi gezdirmeye başladım.Buradaki tahta iskemle de Nathan'ın babasından kalmış olmalıydı.
Yerde duran bir kaç kitaba eğildim.Üstte duran anatomi kitabını çektikten sonra altta duran boş siyah kapaklı defter gölün kenarındaki evde gördüğüm defterlerin aynısıydı.Elime aldığım diğer kitabın kenarları yırtılmış sayfaları sararmıştı.Anlamadığım yabancı bir dilde yazılmıştı.Kitapları yerlerine bıraktıktan sonra doğrulup manzaranın keyfini çıkarmaya çalıştım zihnimdeki karmaşayı görmezden gelerek.
Sırtımı döndüğüm balkon kapısından gelen tıkırtıyla arkamı döndüm.Karşımda gülen gözleriyle Safiya duruyordu.Şaşkınlıkla karışık ona gülümserken bir kaç adım atıp bana sarıldı.
"Biraz önce seni buraya girerken gördüm,selam vereyim dedim." Kollarını gevşettikten sonra bir adım geriledi.
"İyi yapmışsın,otursana." dedim oturması için iskemleyi gösterirken.Bana ait olmayan bir yeri bu kadar rahat kullanıyor olmak kendimi fazlasıyla yüzsüz hissetmeme sebep oluyordu.
"Ben birazdan kafeye geçecektim.Beraber gidelim mi ne dersin? Mesaimin başlamasına 1 saat var.Biraz konuşuruz?"
Ona daha fazla borçlanmak istemediğimden teklifini kibarca reddetmeye kararlıyken konuşmama izin vermeden "Kahveler yine benden itiraz istemiyorum,zaten 1 haftalık sınırsız kahve kuponumun son günü bugün." Küçük bir kahkaha attıktan sonra yüzü asıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Mevsimi
FantasíaBen bir yolculuğa çıkıyorum. İstesem de istemesem de. İki yol var karşımda. İkisi de beni felaketlere sürüklüyor. Ne kadar kaçmaya çalışsam o kadar içinde buluyorum kendimi. Geleceğim parça parça elimde şekilleniyor ve ben bir kısım geleceği öldürü...