Ali biraz fazla hızlı yürüyordu ona yetişmekte zorlanıyordum. Tam arkasından seslenecekken tuhaf tipli ve baya korkuç iki iri adamla buluştu.
Her tarafları dövmelerle kaplıydı ve yüzlerinde, kaslarının hakkını verecek kadar çok kavgaya bulaştıklarını belli edecek kadar yara bere vardı.
Bu adamlara görünmenin pek sağlıklı olmadığını düşünerek arabalardan birisinin arkasına saklandım.
Üçü de gergindiler. Ne konuştuklarını duyamıyordum ama beden dilleri birbirine her an saldırabilir ölümüne bir kavgaya tutuşabilirler der gibiydi.
Konuşmaları çok sürmez diye düşünüyordum ama sandığımdan da uzun sürdü. Arabanın arkasında iki büklüm durmaktan sıkılmıştım ve hava kararıyordu.
"Şu adamlarla ne işin var ya gitseler de konuşsam senle. Kaç saat sürcek bu konuşma!" Diye içimden kızıp duruyordum Ali'ye.
Sonra üçü de konuşa konuşa yürümeye başladılar. Ben de çaktırmadan peşlerinden ilerliyordum.
Birden durdum. "Ulan kızım Deniz şu haline bak kıçında gezdiriyo bizi paşaya bak ya." Tam durup benim olduğum yöne bakmışlardı ki kıl payı kurtuldum. Yine fark etmeden sesli konuşmuştum. Elimle ağzımı kapadım.
Belki başka zaman konuşurdum Ali denen çocukla şimdi eve gitmeliydim. Ama bu karanlık sokaklar, bu tuhaf adamlar... Bana yaşadığımı hissettiren şey kesinlikle adrenalindi.
Ve şu an yaptığım şey baya adrenalin salgılatıyordu bana.
Çıkmaz gibi görünen bir sokaktan içeri döndüler. Hava tamamen kararmıştı. Ben de biraz bekledim ama geri çıkmayınca sokaktan içeri kafamı uzattım.
O tuhaf ıssız sokakta bir kapı vardı. Baya baya bir kapı. Şaşırdım ve gidip kapının önünde durdum.
Girmeli miydim yoksa bu beladan önce son çıkış olabilir miydi benim için.
Eğilip kulağımı kapıya yasladım. İçeriden derin bir disko müziği geliyordu. "Amaaan beee" dedim "Beleş eğlence peşindeymiş belalı sandığım çocuk."
Ve laps diye kapıyı açıp içeri girdim.
Girdiğim gibi dilim tutuldu. Yerde kanlar içinde bir adam vardı. Ve çevresinde gururla dönüp kanlı yumruklarını gösteren başka bir adam.
Dizlerimin bağı çözüldü ve sendeleyip arkamdaki duvara tutundum.
Neyse ki ışıklar sadece dövüşen adamları ve az buçuk da çevrelerindeki kalabalığı aydınlatıyordu da beni kimse görmedi.
Tekrar baktığımda adamların boks ringine benzer bir yerde durduğunu fark ettim.
Çevrelerinde de tıklım tıklım azgın bir kalabalık yoktu. Kalabalıktı ama herkesin az buçuk birbirini tanıyacağı cinsten bir sayıydı. Fazla tuhaf davranırsanız göze batacağınız cinsten bir sayıydı.
Bu ring geniş depoya benzer alanın tam ortasındaydı. Ve çevresinde duvara yakın taraflarda kokteyl masaları duruyordu.
Neydi bu "Gelin ve birbirini öldürenleri izleyin arada boğazınız kurursa da kokteyllerimizden alın" konsepti falan mı??!!
Çoğu erkekti ama birkaç kadın da gördüm. Çok şık giyinmiş olanlar kadar paçavralar giyenler de vardı kalabalıkta ve ama hepsinin ortak özelliği ellerinde tuttukları kağıtlardı. Baya yasa dışı kumar vardı burada.
"Yavrum hayırdır yeni misin sen?" adamın biri yaslandığım duvarın yanına gelmiş bana bakıyordu.
"Anlamadım. Ne yenisi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Dövüşü
Teen FictionSağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir hayatı olmasına rağmen feci halde bela arayan asi bir kız. Çünkü yaşadığını hissetmesi lazım. Belalı bir hayatı olmasına rağmen tertemiz bir...