Hayat... Hakkında sayısız cümle kurulmuş, şiirler dizilmiş, kitaplar yazılmış hırpalayıcı bir yol.Hırpalayıcı diyorum çünkü şimdiye kadar hayata hangi sıfatları yakıştırdıysam onların aksini kanıtladı bana.
Eğlenceli derdim eskiden, geldi bana acı dolu bir yumruk attı. Bir ara güzel derdim, karşıma tahmin edemeyeceğim çirkinlikler çıkardı. Zaman geçti tüm umutlarımı kaybettim, yüzmeyi bıraktım, dalgalar üzerime çöktü ve ayaklarım en dibe değdi. İşte, dedim o zaman, doğru sıfatı buldum; lanetli. Hayat lanetli bir yoldur. Ama ben dalgalar arasında boğulmayı beklerken denize aşık oldum.
Denize aşık olduysanız, boğulmaktan bile zevk alırsınız. Ama hayat bu kez de sizi denizden koparıp çöllere savurur. Çünkü işleyişi böyledir. Hırpalanmanız için ne gerekiyorsa karşınıza o çıkar.
Ellerimin titriyor. Ama sebebi soğuk değil. Bulunduğum yer sıcak, cehennem gibi sıcak. Ellerim titriyor çünkü parmaklarımın arasında minik bir işaretimi bekleyen bir silah var.
Ya bu silahı ateşleyeceğim ve benimki hariç sevdiğim herkesin kabusları bitecek,
Ya da yavaşça kolumu indireceğim ve benimki hariç sevdiğim herkesin kabusları sürecek.
Aslında karar vermek çok zor olmazdı... Eğer bıçağın keskin tarafında duran, bir insanın canı olmasaydı.
Gözlerimi kırptım. Çünkü hızla akıp giden zamanda kendime ait bir an istedim. Kimsenin olmadığı, dertlerin , acıların olmadığı, bambaşka bir dünyada, güzel bir dünyada olduğumu hayal edebileceğim küçücük bir an. Zaten bir göz kırpamasından uzun sürerse göz yaşlarım huysuzlanacaktı. Bu asla olmaması gereken bir şey.
Gözlerimi tekrar açtığımda tüm gerçekliği kabullenmiştim. Kararımı uygulamak için hazırdım.
*****
"İzlemek zorunda değilsin kardeşim haydi içeri geçelim."
Ringe çıkmakta olan Deniz'e omuzumun üstünden son bir bakış attım. Emre'nin beni soyunma odasına çekmesine izin verdim.
"Hem biliyorsun Halil dışarıda dolaşmamızdan pek hoşlanmıyor. "
Biz içeri girdikten kısa bir süre sonra arka kapıdan Akın denen kızıl çocuk soyunma odasına daldı.
"Deniz?!"
"Deniz yok. " dedim. "Şu an dövüşüyor."
İçeriden gelen çoşkulu sesler maçın nasıl gittiğini anlamama yetiyordu. Şu an birilerinin ona dokunuyor olması fikri bile canımı yakıyordu. Sinirlerim çok gergindi.
"OLAMAZ! Olamaz bittik biz!"
Akın elektirik çarpmış gibi elini kolunu oynatmaya başladı.
Onu bu kadar panikleten ne olabilirdi ki?
Hızla yerimden kalkıp onun kolunu yakaladım.
"Ne oluyor? Anlat?!"
"Deniz'in oraya çıkmaması gerekiyordu. Şimdi napacağız! OFFF! KAHRETSİN!"
Akın'ı kolundan sarstım.
"NELER OLUYOR ANLAT!"
"Anlatamam! Yapamam bırak beni! İçeri gidip bakmam lazım!"
Elimden kurtulmasına izin verdim ve onun peşinden ana salona koştum. Şaşkın şaşkın bizi izleyen Emre de peşimizden gelmişti.
O an donakaldım. Tüm seyircilerin ortasında siyah takımlı bir adam Deniz'i ringden aşağı çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Dövüşü
Teen FictionSağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir hayatı olmasına rağmen feci halde bela arayan asi bir kız. Çünkü yaşadığını hissetmesi lazım. Belalı bir hayatı olmasına rağmen tertemiz bir...