Bölüm 21 - Asya

52.7K 2.7K 187
                                    

Sağ ayağımın ucunu suya değdirdim. Sıcacıktı. Titreyen bedenime iyi geliyordu. Suyun içine doğru bir adım attım.

Bir yıl önce bu zamanlar neredeydim acaba? Keşke gün gün hatırlayabiliyor olsaydım. Annemle ve Betül'le mutluydum muhtemelen. Basit sorunsuz bir hayatım vardı. Oysa şu günlerde her şey çevremde hızla akıp gidiyordu.

Kaçırıldığım günden bu yana haftalar geçmişti. Hayatım tufaf bir şekilde ritme oturmuş görünüyordu.

Ben her akşam olmasa da her fırsatta Soner Hoca'yla çalışmaya gidiyordum. Onu tüm tuhaf eğitimlerine rağmen seviyordum. Zaten artık gerçek vuruşlar göstermeye başlamıştı bana. Tüm saçma görünen eğitimlerden sonra gerçekten yumrukların konuştuğu derslere başlamak oraya daha hevesli gitmeme sebep oluyordu. Ama neden olduğunu bilmediğim bir şekilde bu eğitimlerden kimseye bahsetmiyordum. Belki de tek başıma yaptığım bir şeylerin olması güzeldi.

Havlumla sıcak banyomdan çıktım ve kendimi yatağa bıraktım. Tavana bakarken bir şeyler hatırladım.

Emre'de dövüşlere katılma kararı aldığında Ali onu günlerce çalıştırmıştı. Emre de güçlü biriydi. Ama Ali'nin söylediğine göre sokak dövüşü yapıyosan birkaç değişik taktiğe ihtiyacın vardı.

"Bana bunu Halil denen adam öğretmişti. İsmine de Kasırga Dönüşü derdi."

Ali bu ismi tuhaf bulduğunu belirten bir şekilde omuzlarını silkmiş ve kendi çevresinde dönerek yumrukla başladığı hareketi tekmeyle bitirmişti.

"Çok havalı bana da öğretmelisin!" demiştim Emre'lerin arka bahçesinde kendimden beklemediğim bir hevesle.

İkisi birden bana tuhaf tuhaf bakmışlardı. "Sen? Ne alaka?" der gibiydiler.

Şimdi ıslak havlularla yatağımda uzanırken yeni anlıyordum bu bakışa alındığımı. Sanırım bu yüzden eğitimlerimden bahsetmemiştim onlara.

Zaten sonra konuyu bambaşka bir yöne çekmişti Emre;

"Halil mi? O kısa boylu adam mı?"

Ali gülümsemişti "Evet o adam eskiden efsane bir dövüşçüymüş ama sakatlanınca bırakmış ve bu işe girmiş. Hala kendi adamlarına üç beş hareket gösterir kazanmalarını istediğinde. "

Kafamı iki yana salladım ve giyinmek için dolabıma yürüdüm. Eski bir dar paça kot geçirdim. Üzerine de uzun kollu bir penye ve yıllanmış deri ceketimi aldım. Artık babamın parasıyla alınmış şeyleri mümkün olduğunca kullanmamaya kararlıydım.

Mümkün oldukça diyordum çünkü babam artık üzerime titreme konusunda kafayı yer hale gelmişti. Kaçırıldıktan sonra eve geldiğimde elimdeki en mantıklı açıklamayı yapıp merdivenlerden düştüğümü söylemiştim. Babamı özel doktorunu eve çağırmaması konusunda zor ikna etmiştim. Babam beni eve getiren Emre'ye pis bakışlar atıp kabul etmişti. Ama ilgisi, aldığı hediyeler asla bitmiyordu. Bense bunlara karşılık olarak gidip kendime bir belediye otobüsü kartı çıkardım ve okula onunla gidip gelmeye başladım. Babam bunu öğrendiğinde "inadın bana benziyor" demişti ama yine de huzursuzdu.

Hiçbir yanımın o adama benzemesini istemiyordum sinirle kopara kopara taradım saçlarımı bunu düşünerek.

Saçlarımı kurutma işlemi bittiğinde hazırladığım paketi sırt çantama attım ve odamdan çıktım.

Sokak DövüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin