Bölüm 18 - Ortaklık

54.5K 2.7K 194
                                    

Sadece ağrı vardı. Karanlıktı ve varlığını hissettiğim tek şey bu ağrıydı. Bir anda ağrının kaynağının başım olduğunu fark ettim ve ona dokunmak istedim ama ellerimi kullanamıyorudum. Ellerimi neden kullanamıyordum?

Gözlerimi açtığımda bir sandalyeye bağlı olduğumu gördüm. Karşımda birkaç iri kıyım adam vardı. Neler oluyordu böyle?

"Ooo prensesisimiz uyanmış."

Aman Allahım bu konuşan adamı tanıyordum! Ali'yi polisleri çağırarak ellerinden kurtardığım adamlardan biriydi bu.

Diğerlerinin yüzüne de baktım. Onları tanımıyordum.

"Bakışlarından anladığım kadarıyla hatırladın beni?" dedi sırıtarak ve eliyle çenemi tuttu.

Hışımla başımı salladım. Bana dokunmasını istemiyordum. O ise buna bozulmuştu, bana sağlam bir tokat attı.

Kalbim deli gibi çarpıyor, yüzümse yanıyordu.

"Yani doğru kız." dedi adamlardan birisi.

"Aynen öyle." dedi bana vuran pislik.

Tokatın etkisi geçince gözlerimi kaldırıp adama diktim. "Ne istiyorsunuz benden?"

"Senden bir şey istemiyoruz. Yalnızca Gölge'nin bize olan borcunu ödemesi için kullanılacaksın." dedi geride duran adam.

"O kendisi adına konuşuyor güzelim. Benim senden alacak güzel bir intikamım var." dedi bana yakın olan gülümseyip.

Gözlerimi kısıp dudağımı kıvırarak baktım ona. İşte yine "senden korkum yok" tavrım ortaya çıktı. Ve aslında yine deli gibi korkuyorum.

"Patronla konuşmalıyız." diyerek diğerlerini de dışarı çıkardı adamlardan biri.

Geniş ve yıkık dökük odada yalnız kalınca çevreye bakındım. Loş bir ortamdı çünkü pencereler tahtalar ve muşambalarla kapanmıştı. Geniş odayı aydınlatan tek şey tam ortasında duran avizesiz ampuldü.

İplerime bakmaya çalıştım. Anladığım kadarıyla ellerim birbirine, sonra ellerim sandalyeye, ayaklarım birbirine ve en son da ayaklarım sanfalyeye bağlanmıştı. Bu cümleleri böyle peş peşe söyleyince kendi kendime güldüm.

"Off ne gülüyorsun kızım mal mısın?"

"Değilim şoktayım."

"Bi de çift karakterli gibi kendi kendine konuşuyosun artık ya"

"Tamam susuyorum."

Derin bir nefes alıp çevreye kullanabileceğim bir şey var mı diye baktım. Pencerelere çivilenmiş tahtalardan birkaç tane de yerde vardı ama onun haricinde ortada hiçbir delici kesici alet yoktu.

"Kendime not: cebine, çantana, çorabına, ayakkabına, artık nereneyese bi tane kesici alet koy." diye fısıldadım kendime.

Sonra ağrıyan başıma iyi gelir umuduyla gözlerimi yumup beklemeye başladım.

*****

ALİ'den...

Okul çıkış zilini duyduğum anda yerimden fırladım ve sınıftan çıktım. Bütün gün düşünmüştüm bunu. Deniz'e hayatımla ilgili her şeyi anlatacaktım. Sonra da onu nelerden korumaya çalıştığımı anlayıp sözümü dinlemeye başlayacaktı mutlaka.

"Ali!" kolumdan yakalayan kişiye baktım. Banu.

"Ne var Banu?"

Sokak DövüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin