Odada saat yoktu. Telefonumsa çantamın derinliklerinde benden çok uzaklardaydı. Bu yüzden ne kadar uzun süre beklediğim hakkında bir fikrim yoktu.
Önce dakikalarca sinirli durdum ve ipleri gevşetmeye çalıştım. İşe yaramadığını kabullenince sakinleştim ve odanın dışından gelen sesleri dinledim. Derinlerden gelen coşkulu kalabalık seslerini duyuyordum. Bazende odanın hemen dışındaki koridorda gezen ayak seslerini. Tek bir sözcük bile ayırt edemiyordum, sadece yükselen "Gölge" nidalarını ayırt edebilmişti kulağım.
Gölge... Tuhaf bir takma isim olduğunu düşündüm. Ne anlama geliyordu. Çevik gibi bir şey miydi? Sessiz gibi bir anlam mı?
Sonra tüm bu olanları düşündüm ve tek tek gözümün önüne getirdim. "Haklıyım ya." dedim "Mecburen vurdum ona."
Çok kızgındım ve belki de hayatta kalması benim için çok daha kötü olacaktı ama uzun uzun ölmemiş olması için dua ettim. Katil olma fikri midemi bulandırıyordu.
ALİ'den...
"Güzel dövüştü." dedi Halil ve eliyle sırtımı sıvazladı. Başımla bir hareket yapıp elimdeki havluyla alnımdaki teri sildim.
"Odana mı çıkıyorsun?"
"Evet sakıncası mı var?" dedim gergin bir sesle.
"Sakin ol evlat sadece sordum. İstediğin zaman yatar kalkarsın böyle şeylere karışmadığımı biliyosun."
"O zaman bir daha kapıma itlerini yollama, patron. "
Yanıma yaklaşıp kısa boyunun el verdiği ölçüde kolunu omuzuma attı
"Gölge, sen benim en iyi dövüşçümsün. Aramızın bozuk olmasını istemem. Ama formalite işte biliyorsun bize de sana da para lazım. Yani dövüş. Yoksa okuluna devam etmene falan karışmıyorum Allah için karışıyor muyum? Gündüz antrenmanlarına gelmiyorsun. Ama sorun değil sen en iyi dövüşçümsün sana güveniyorum."
Pezevenk adam sürekli ilgili baba rolleri oynuyordu. İğrençti ama yapacak bir şey yoktu.
"Yine de dövüşmeyi bırakmak istiyorsan teklifimi düşünebilirsin. Başka alanlarda çalışarak da ödeyebilirsin borcunu."
"Hayır istemez."
Onu başımdan savıp odama çıktım. Anahtarı çevirip kapının hala kilitli olduğunu görünce rahatladım. Her ne kadar ellerini bağlamış olsam da Deniz'in nasıl deli bir şey olduğunu biliyordum.
İçeri girdiğimde yatağın başlığına yaslanmış uyurken buldum onu. Oysa uyanık kalıp içeri girer girmez bana sövmeye başlasa şaşırmazdım.
Çok masum görünüyordu. Tıpkı onu ilk kez okulun dışında ağlarken gördüğüm anki gibi. Masum ve savunmasız görünüyordu. Ama onu tanıdıkça görünüğünden daha farklı biri olduğunu anlamıştım. Masumdu ama kendini savunmayı sonuna kadar beceriyordu.
Kerem'in elinden kurtulmuştu. Banu bile dişli kızdı ama kanmıştı ona. Kerem onu pahalı hediyelerle kandırdığına inanıyodu oysa Banu da her kız gibi güzel sözler ve ilgiye kanmıştı. Hiç tanışmamıştık ama babasının işkolik bir adam olduğunu biliyordum. Banu babasının eksikliğini Kerem'le kapamaya çalışmıştı sadece. Yine de masum değildi elbette... Denize yaptıkları...
Ellerini çözmeye başlayınca birden bire gözlerini pörtletti.
"Salyaların akıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Dövüşü
Teen FictionSağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir hayatı olmasına rağmen feci halde bela arayan asi bir kız. Çünkü yaşadığını hissetmesi lazım. Belalı bir hayatı olmasına rağmen tertemiz bir...