Ali kollarımda yere yığıldığında gözüm hiçbir şey görmüyordu. Emre'nin peşimden dışarı nasıl çıktığını, insanların çevremize toplandığını sonra da ambulansla hastaneye nasıl gittiğimize dair anları silik silik hatırlıyordum.
Acil müdahale odasının kapısını açan doktoru görür görmez yanına koştum.
"Merak etmeyin gençler arkadaşınız iyi olacak."
İşte şimdi sağlıklı nefes almaya başlamıştım.
"Arkadaşınız ciddi bir enfeksiyon kapmış. Yediği içtiği bir şeyden olabilir. Yüksek ateşi vardı biz de serum bağladık. Yine de ne tür bi enfeksiyon olduğunu anlamak için testler yapmamız gerekecek. İyi olacak ama geçiştirilmemesi lazım. Birkaç gün burada kalacak gibi görünüyor."
Sevinçle Emre'ye döndüğümde arkamızdaki duvara yaslanmış yere eğildiğini gördüm.
"Emre?"
"B-ben sanırım kusacağım..."
Doktorla beraber yayanına koştuğumuzda bizimle bekleyenlerden birinin müdür yardımcısının yanındaki Burcu olduğunu gördüm. Umursamadan Emre'nin kolunun altına girdim.
Doktor yüzünü kaldırdı. Bembeyaz görünüyor, gözlerinin içiyse kırmızıydı.
"Sanırım burada aynı vakadan bir tane daha var. Sedye!"
***
Günün sonunda Emre ve Ali yan yana yataklarda serumlara bağlı yatıyorlardı. Testlerden bazılarının sonuçları gelmişti ama doktorlar en doğru tespit için testlere devam edeceklerini söylemişlerdi.
Müdür yardımcısı gereken evrakları halledip gitmişti. Emre henüz bilincini tamamen kaybetmemişken müdür yardımcısına ailesini aramaması için yalvardı. Ali'nin ailesi ise okulda kayıtlı olan numaralarını açmıyordu. Zaten 18ini geçtiği için yasal olarak haber verme zorunluluğu olmadığı için müdür yardımcımız bunun da peşinde çok koşmadı.
Gitmeyen biri vardı. Burcu!
Israrla benimle beraber kapıda bekliyordu. Birkaç kez konuşmaya çalışsa da ona kısa cevaplar verince vazgeçmişti.
Diğer bir atlatmış olduğum olaysa bir süre sonra gelen doktorun neden iki hastasında da benzer çürükler morluklar olduğunu sormasıydı.
"Onlar spor çok yapar. Yani demek istediğim karete gibi şeyler. İkisi de çok sever. " gibi bir şeyler uydurdum ama doktor bana şüpheli bir baş sallaması ile cevap verdi.
Saat 7 civarındaysa bir hemşire geldi.
"Hanımlar, refakatçi olarak kalmayacaksanız sizi dışarı almalıyım."
"Ben kalıyorum." dedim.
Burcu da atladı "Ben deee"
Gözlerimi devirdim "Senin kalmana gerek yok canım ben kalırım. "
"Yok ya napacaksın yalnız. Bak ben Ali'nin refakatçisi olarak yazdırayım kendimi, sen de Emre'nin. Sabaha kadar oturur konuşuruz hem senle kız kıza. " dedi neşeyle.
"Ne sanıyorsun bunu kızım pijama partisi falan mı?"
Salak salak kıkırdadı. "Komik bir kızsın Deniz."
İçimde "Ya sabııır" diye inlerken iyi niyetine kızmamam gerektiğini söyledim kendime. Hem ben eve gidip bir görünsem sonra da çıkıp buraya gelsem bu süreçte yalnız kalmamaları iyi olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Dövüşü
Teen FictionSağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir hayatı olmasına rağmen feci halde bela arayan asi bir kız. Çünkü yaşadığını hissetmesi lazım. Belalı bir hayatı olmasına rağmen tertemiz bir...