DENİZ'DEN...
Ali "Ben hazırlanmaya gidiyorum. Şu köşede karanlıkta bekle." deyip soyunma odasına gitti.
Hiç iyi görünmüyordu. Sebebi Asya hakkında öğrendikleri olmalı diye düşündüm. Yine de bana olan bakışlarında bir değişiklik var gibiydi. Ama sorsam da söylemezdi.
Beladan uzak durmak için köşeye sinip bekledim. Seyircileri ve içki dağıtan kızları seyrettim boş boş. Tanıdık bir yüz gözüme ilişti.
Buraya ilk geldiğim zaman, sahneye atlayacakken beni tutan orta yaşlı sarışın-kumral adam oradaydı. Demek hala geliyordu. İçimden gidip ona selam vermek geçti bir an.
"Saçmalama kızım Deniz. Başına yine bela açacaksın!" diye konuşup kendimi durdurmayı başardım. Arkamdaki duvara yaslandım.
Kısa süre sonra Emre yanıma geldi.
"İyi misin?" dedim uzun boyu yüzünden yaklaşabildiğim kadar yüzüne yaklaşarak.
"Kolay lokmaydı. Dert etme." deyip göz kırptı.
Tam bu sırada cep telefonumda bir titreme oldu. Elime alıp yazanları okudum.
"Deniz çok kötüyüm. Lütfen bana ayıracak biraz zamanın olduğunu söyle.." -Kerem
Elimle yüzümü ovuşturdum. Böyle mesaj atan birini terslemek ne kadar doğruydu? Yine de evine gidecek değildim tüm bu olanlardan sonra.
"Ben ne yapabilirim ki kerem?" yazıp yolladım.
"Akdeniz meydandaki Lila cafedeyim ve yalnızım. Lütfen gel biraz konuşalım. Yalvarıyorum."
Ekrana çaresizce baktım. Ne yapmalıydım?
Bu sırada kalabalık coşkuyla inleyince biz de ringe çıkmakta olan Ali'ye baktık. Bir süredir dövüşmüyordu, öyle çok yara izi morluğu kalmamıştı. Bu haliyle çok güzeldi. Ama şimdi onu yumruklar yerken ve yüzü gözü dağılırken izlemek zorunda kalacaktım. İçimde bir yerler alev alıyordu.
Aslında güzel başladı. Ama nedense attığı yumruklar hedefi tutturamaz hala geldi bir anda.
Peş peşe darbeler alıyordu. Dizlerinin üzerine yığıldı. Tek bir dokunuş daha gelse düşecek bir daha kalkamayacak gibiydi. Başını kaldırıp bize baktı.
O an koşmak istedim. Yanına koşmak ve "Durdurun şu aptal şeyi!" diye haykırmak, herkesi boş verip buradan onunla beraber çıkıp gitmeyi istedim.
Neyse ki ben düşüncelerime yenilip koşmaya başlamadan önce ayağa kalktı. Toparlanmıştı adamı hızla yere serdi.
Kalabalıktan zafer naraları geliyordu. Biraz çevresine selam verdi sonra ringden aşağı yöneldi. Berbat görünüyordu ama koşup ona sarılmak "İyisin ya yeter." demek geliyordu içimden.
Emre'nin kolunu belimde hissedince istemsizce ileri hareket ettiğimi fark ettim.
"Sen şu köşeden ayrılmasan daha hayırlı olacak sanki." dedi ve beni geri çekti nazikçe.
Gözlerim tekrar Ali'yi bulduğu anda bulamamış olmasını diledim. Çevredeki kızlardan birini belinden kavradı ve kendine çekti. Zaman yavaşlamış gibiydi. Tüm saniye boyunca ne yaptığını düşündüm. Mantıklı bir şeydi muhakkak. Kızın ayağı mı kaymıştı? Bayılıyor muydu? Kızı itmeyle sonuçlanacak bir hareket miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sokak Dövüşü
Teen FictionSağlam ve sıradışı bir hikaye okumak ister misin? Cevabın evetse bu hikaye tam sana göre. **** Tertemiz bir hayatı olmasına rağmen feci halde bela arayan asi bir kız. Çünkü yaşadığını hissetmesi lazım. Belalı bir hayatı olmasına rağmen tertemiz bir...