10 ~ Caring

1.4K 125 34
                                        

Beğenmediğim, içime sinmeyen bir bölümle karşınızdayım. Gerçekten bu bölüm için hiç ilham gelmemişti ve zorla yazdım. Belki sonradan düzenleyebilirim tekrar. Sıkılmayın, bir sonraki bölüm mesajlaşmalar başlayacak. Sınır yine 30 vote. Yorumlarınıza ihtiyacım var. Daha önce de söylemiştim, Deniz'in yaşadıkları tamamen gerçek. Oğuzhan öküzü, Aras veledi, dostluk olayları. Ne kadar dramatik bir hayat... Neyse, umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar!

"Niall Horan yürürken kaygan yer yüzünden düşerek kafasını çarptı. Kazada da kafasını çarpan Horan, tehlikeli anlar yaşadığı için bu yılın turu tamamen iptal edildi."

Dudaklarımı kemirirken Niall'ın görüntüsüne baktım. Kafasını tutmuştu ve Liam da onu hastaneye götürüyordu. Bu gerizekalı kendine neden dikkat etmiyordu? Mira ile konuşmamızdan sonra amcama iyi olduğumu zırvalamıştım. Niall'a mesaj atmamıştım, o an ona cesaretim yoktu. Şimdiyse evdeydim, okuldan az önce dönmüştüm ve kesinlikle mesaj atmaya cesaretim vardı. Önce derin nefesler aldım ve kendimi en kötü ihtimallere hazırladım. Sen kimsin diyebilirdi, tersleyebilirdi, dalga geçebilirdi. Telefonumu elime aldım ve whatsapp profiline girdim. Çevrimiçi değildi, yine de yazacaktım.

Ben : Kafanı vurduğunu öğrendim. İyi misin?

Mesajı gönderme tuşuna basarken heyecanlıydım. İnternetimi kapatmadım ve telefonumu masama koydum. Mesaj attığında duyacaktım. Elime psikoloji kitaplarından birini aldım ve okumaya başladım. Kitap okumayı severdim. En azından kitap okurken, gerçek hayattan biraz da olsa çıkmış oluyordum ve bunu seviyordum. Hayatım boktan ilerliyordu. Son birkaç gündür Nelissa fotoğrafı gelmiyordu ama arkadaş konularında sıkıntılarım vardı. Herkes bir bir beni bırakıyordu. Ne hissedeceğimi düşünmeden... İnsanlar acımasızdı. İnsanlar bencildi. İnsanlar aptaldı. Bir şey yaparken karşıdakini düşünmüyorlardı. Hareketlerine dikkat etmiyorlar, kendileri dışında kimseyi umursamıyorlardı. Oysa ben kendimden önce karşıdakini düşünürdüm. Sorun bende miydi? Neden kimseye kendimi anlatamıyordum? Neden herkes bir bir bırakıyordu beni? Kötü bir arkadaş mıydım? Onlara istemeden kötülük mü yapmıştım? Peki ben odamda yeni bir krizle boğuşup yaşamak için çabalarken, onlar nasıl mutlu olabilmişti? Dün boktan bir nedenle arkadaş grubumla kavga etmiş, ve yolları ayırmıştık. Ben tek, onlar beraber. Aman çok da umrumdaydı. Dün gece ağır bir kriz yaşamıştım, yüzümü dahi hissetmemiştim. Sonra annem beni sakinleştirmişti ve ardından Niall'ın kahkahasını ve Little Things'i elli kere falan dinleyerek uyumuştum. Bir aydır kesilmeyen kabuslarım vardı. Boynum çiziklerle doluydu, bunları kendim yapıyordum. Boka batıyordum, mutlu değildim ve kimse elimden tutup beni çekmiyordu. Derin düşüncelerim telefonumun mesaj sesiyle dağıldı. Gözümden akmış olan yaşı sildim ve telefonu aldım. Mesaj atan kişi gözlerimi büyütmemi sağlamıştı. Arkadaşlarım derken onu unuttum!

Kış Güneşim : Niall iyi sayılır. Sadece beyin hücrelerini kaybetti. Bu yüzden sana cevap verebileceğini sanmıyorum, açıkçası telefona bile yaklaştırmıyoruz. İyi olduğu bir zaman sana mesaj atmasını söyleyeceğim. Tüm sevgilerle x .H

Kalbimin atışları hızlanırken aynı anda yüzüme koca bir gülümseme yerleşmişti. H yazmasa bile, tüm sevgilerle kısmından onu tanırdım. Hızla ellerimi klavyede hareket ettirdim.

Ben : Teşekkürler Harry, lütfen ona iyi bakın!

Mesajım görüldü olurken, endişelenme diye yanıt gelmişti. Telefonu kapattım ve kendi kendime gülümsemeye devam ettim. Hiç kimseye ihtiyacım yoktu çünkü yanımda olan beş şapşal bana yetiyordu hatta artıyordu bile. 

***

"Aras nasılsın kardeşim?"

Koridorda olduğum yerde çakılı kaldım. 

All Of Me / NHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin