Biliyorum gecikti, hemde fena gecikti. Bunun için gerçekten üzgünüm ama bir türlü yazamadım. Hatta bu bölüm de istediğim gibi olmadı ama oldu gibi işte. Hikayeye gerçek hayatımdan katmak istedim, yakın arkadaşlarımı da soktum işin içine. Umarım iyi bir bölüm olmuştur. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
cupcake_lloyd kişisinin Insufficient hikayesi gerçekten güzel. Oradaki Deniz de benim, her yerde ben zaten. Hayallere kavuşan bir hayranı anlatıyor. Okursanız pişman olmazsınız.
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
"B-bir kabus gördüm anne."
Saçlarımı okşarken beni daha sıkı sardı. Hıçkırıklarım gittikçe artıyordu. Sadece bir kabustu evet, ama bu kalbimdeki ağrının dinmesine yardımcı olmuyordu.
"Şhhh. Dediğin gibi sadece kabustu. Anlat bana."
Görüntüler tekrar önüme gelirken annemi güç almak istercesine sardım.
"O-ona silahı a-ateş ediyor-lardı. Yere düş-düşüyordu ve ben onu tu-tutuyor-dum. Kan akıyordu. Ö-ölüyordu anne. B-beni bı-bırakıyordu."
Saçlarıma öpücükler kondururken "Kime kızım?" Dedi. Kafamı yavaşça kaldırıp yatağımın tam karşısındaki Niall posterlerime baktım. Gözyaşlarım hızlanırken hıçkırarak anneme tutundum.
"Deniz yapma birtanem. O çocuk için, seni hiç tanımayan biri için neden yıpratıyorsun kendini bu kadar? Bir iki yıl sonra bu hallerine bakıp güleceksin neden böyle yapıyorsun?"
"Ona aşığım anne. Bu hayranlık değil. Bu küçük bir sevgi değil. O benim her şeyim. O benim kış güneşim. O benim nefesim. O değerli anne, o benim için çok değerli."
Bir şey demeden sakinleşmemi bekledi. Niall'ı kaybetme düşüncesi bile iğrençti. O olmazsa ne yapardım ben? Kimin gülüşüne bakardım?
Allah'ım onu koru diye geçirdim içimden.
Ve annem gitse bile sabaha kadar uyumadan telefon başında onun neler yaptığını kontrol ettim, sağlıklı olduğuna emin olsam bile o gün uyumadım.
"NIALL!"
O bağırışla nasıl içeri daldığımı bilemedim. Kalbimin acısının nasıl bu kadar çok olduğunu bilemedim. Sadece aletten gelen seslere karşı, sesli bir biçimde ağlarken doktoru çağırma düğmesine bastım. Nefesim bana ulaşmıyordu, gözlerim kararıyordu. Etrafta birçok ses vardı ama tek yaptığım ağlayarak Niall'a bakmaktı. Doktor koşarak gelmişken, Niall'a bir şeyler yapmaya başladı. Silkelendim ve kendime geldim.
"Lütfen! Lütfen yaşamasını sağlayın! Yalvarırım!"
Doktora bağırırken, camın arkasında diğerlerini görebiliyordum. Doktor beni tanımasa da şuan ki endişesinden umursamamıştı. Tepki veremiyor gibiydim, ağlamaya programlanmıştım sanki.
"Niall lütfen beni bırakma. Lütfen." Diye fısıldadım kırık sesimle. Gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken lanet olası sesi duydum. Gözlerimi yavaşça kapatıp yere çökerken, nefes alamıyordum.
"16.01.2015 saat 05.43"
Aşıktım ben ona. Mavilerine, saflığına, yanaklarındaki küçük kırmızılığa, benlerine, kirpiklerine ve şimdi atmayı bırakmış o kalbine. Onsuz ne yapardım? O olmadan ne yapardım? İnsan nasıl yaşardı, kalbi, nefesi olmadan? Boşlukta hissettim bir an. İnanamadım. Gittiğine, bıraktığına inanamadım. O ölmezdi ki. Niall Horan'dı o.
![](https://img.wattpad.com/cover/45115276-288-k157029.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Of Me / NH
Fiksi Penggemar'' 'Cause all of me Çünkü her bir yanım Loves all of you Aşık her bir yanına Love your curves and all your edges Tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum senin All your perfect imperfections Tüm o mükemmel kusurlarını'' Hayatımı adadığım...