Kısa bir bölümdü, evet. Didn't Happen'ın özel bölümünü yarım bırakmıştım, devam edip yayınlamak istiyorum. Öncelikle çocukların gerçekten bu halde olduğunu düşünüp ağladığınız, kötü hissettiğiniz oluyormuş. Arkadaşlar, bu bir hikaye. Bunu lütfen unutmayın. Sizleri üzmek istediğim en son şey bile değil. Tek yapmaya çalıştığım duyguyu vermek. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar!
Niall'ın bana verdiği tişört ve eşortmanı giymiş, öylece yatakta oturuyordum. Uyuyamıyordum, gözümü kapattığım an aklıma Mira geliyordu. Onunla geçirdiğimiz tüm vakitler, eğlencelerimiz ve daha birçoğu. Gözlerim ağlamaktan dolayı şişmişti ve ağrıyordu, gözümde dökülecek yaş kalmamıştı. Bir iç çektim ve kafamı dizime gömdüm.
Hayat neden böyleydi? Neden illa kaybedenler olmak zorundaydı? Neden mutluluklar daimi olmuyordu? Neden sevdiğim adam içeride diye mutlu olamıyordum? Neden hayat zalimce dostumu alıp götürmüştü? Artık neredeyse hissizdim. Yaşadığım en iğrenç yıl bu yıldı, çekmediğim acı kalmamıştı. Elimden gelse 2015 yılını tamamen lanetleyebilirdim.
Yan odadan gelen seslerle düşüncelerim dağıldı ve kulak kabarttım. Hıçkırıklar dışında hiçbir şey duymuyordum. Kalbime çöken acıyla yataktan kalktım ve hızla Niall'ın odasına girdim. Kabus görüyor olmalıydı çünkü gözleri kapalı olmasına rağmen ağlıyordu. Gözlerim dolarken dudaklarımı ısırdım ve yavaşça Niall'ın yatağına gittim.
''Niall, Niall uyan.'' Beni duymamıştı ve mırıldanıp ağlamaya devam ediyordu. O oldukça hassas biriydi ve Mira'nın gidişi onda büyük bir etki bırakmıştı. Niall'ın alnı terler içinde kalmış, masum yüzü kıpkırmızı olmuş ve buruşmuştu. Ağlamamak için kendimi sıkarken komidinde duran peçetelerden birini alarak yüzünü sildim.
''Uyan, sadece bir kabus!'' Onu sarsmaya başladığımda hızla gözünü açtı ve ter içinde yatakta doğruldu. Bir süre boş boş etrafına baktıktan sonra ellerini saçlarından geçirip ağlamaya başladı. Gözümden bir damla yaş düşerken kollarımı ona doladım. O başını omzuma gömmüş ağlarken çenemi kafasına yasladım ve saçlarını okşamaya başladım.
''Şşş, sakin ol. Ne gördün?''
Küçücük bir çocuk gibiydi karşımda. Mavi gözleri kıpkırmızı olmuştu, titreyerek ağlıyordu. Yüzünün rengi atmıştı ve bu oldukça korkmama sebep oluyordu.
''H-herkes öl-ölüyordu a-ama ben ku-kurtuluyordum. Si-sizi kurta-ramadım. Üz-üzgünüm.''
O kadar çaresiz, o kadar acı içinde gözüküyordu ki ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemiyordum. Elimden tek gelen saçlarını okşamak ve ona sarılmaktı. Sadece acı hissediyordum, sanki onun bedeni hıçkırıklarla her sarsıldığında biri boğazımı sıkıyor ve nefes almamı zorlaştırıyordu.
''Senin suçun değil, hiçbir şey değil. Yapabileceğimiz hiçbir şey yok, Niall. O artık gitti, o gideli günler oldu. Hayata geliyoruz ve ömrümüz ne kadarına yeterse onu yaşıyoruz. Herkes elbet birgün ölecek. Sadece onunki erken oldu. Ama onu geri getiremeyeceğiz. İyi olmaya çalışmalıyız.''
Böyle desemde, geçmeyeceğini ve iyi olamayacağımızı biliyordum. Elbet alışacaktık, ama her zaman ondan bir iz olacaktı. Zayn'in acı dolu yüzünü her gördüğümüzde, her hastalanıp hastaneye gittiğimizde, her lösemi hastası biri gördüğümüzde ve bir gün Zayn'e aşkla bakan bir başka kişi daha gördüğümüzde... Mira orada olacaktı. Mira her zaman bizimle olacaktı.
***
''Biliyorsunuz defterler vardı çocuklar. Sadece size yazdığı defterler... Ve birkaç tane de kağıt üzerine not bırakmış. Öncelikle, Deniz burada sana bir mektup var. Kenan Amca, sana da bir mektup var. Ben ve Cenk, biz bizimkileri okuduk. Bunları hastane yatağında yatarken umudunu kestiği bir gün yazmış. Lütfen bu mektupları özenle okuyun. Niall bu iki defter senin, Louis bu senin, Liam ve Harry sizinkiler de şunlar. Zayn sonra geleceğini söyledi, sesi pek de iyi gelmiyordu. Yine de onu sıkmayalım. Açıkçası bu defterleri sizlere dağıtmak, benim için çok acı verici. Mi-Mira bana hep 'öldüğümde bunları vermek senin görevin' derdi. Ve ş-şimdi onun ölmüş olduğunu kabullenmek... her neyse. Mira sizin için özenle yazdı, lütfen siz de özen göstererek okuyun.''
Mine'nin titrek sesiyle yaptığı mini toplantı bittiğinde, kimseden ses çıkmıyordu. Herkes oldukça kötüydü. Louis'in gözleri kıpkırmızıyken, Niall'ın dün gece boyu kollarımda ağlamasından dolayı göz altlarında çizgiler vardı. Şurada bulunan herkes acı doluydu. Liam ilk ayağa kalkıp masadaki kendine ait defteri alan oldu. Ardından Harry ve sonra Louis. Niall öylece gözünü dikmiş deftere bakıyordu. İçinden neler geçtiğini az çok tahmin edebiliyordum. Bunun Mira'dan kalan küçük şeylerden biri olduğunu düşünüyordu belki de. İç çekerek masaya doğru ilerledim ve üstünde ''Bayan Horan'a'' yazılı mektubu buruk bir tebessümle elime aldım. Bayan Horan'a... Sadece bu iki kelime bile gözlerimin dolmasını sağlamıştı. Geri yerime oturduğumda, Niall da kendine ait defterleri almıştı. Herkes sessizce okuyordu. Ben de yavaşça açtım ve okumaya başladım.
''Sevgili Niall'ın Müstakbel Karısı,
Şuan bu giriş cümlesini okuduğunda, yüzüne minik bir tebessüm yerleştiğini biliyorum. Niall ile ilgili sana söylenen her güzel şeyin seni mutlu ettiğini biliyorum. Niall'ı kalbinin en derinliklerinden sevdiğini, hayatta birçok zorluk yaşadığını, güçlü kalmak için harcadığın çabaları biliyorum. Hepsini biliyorum ve şunu söylemeliyim ki bu konularda seni örnek almamak imkansız.
Eğer bu okuyorsan, şuan aranızda değilim demektir. Acaba neden öldüm? Büyük ihtimalle lösemiden ölmüşümdür, evet. Bana sana lösemi olduğumu söylemediğim için kızdığın günü hatırlıyor musun? İnan bu çok zor, Deniz. İnsanların sana karşı olan en küçük davranışı bile değişiyor. Sen de öyle ol istemedim, bunu daha önce de söylemiştim.
Buraları iyi okumanı istiyorum.
Niall ile senin aranda bir bağ var. Bunu hissedebiliyorum. Senin bana o iyi mi diye mesaj attığın çoğu saatte, Niall kötüydü. Senin kötü hissettiğin zamanlarda, ona da bir şey oluyordu. Siz, siz farklısınız işte. Aynı anda acı çekiyor, aynı anda mutlu oluyor, aynı anda aynı şeyleri hissediyorsunuz bazen. Siz sanki bir bedenin, ikiye ayrılmış halisiniz. İnanıyorum ki, birgün Niall ile beraber olacaksın. Asla ve asla bu konuda kendini kötü hissetme.
Aranıza girenler olacak, sizi ayırmaya çalışanlar, ya da hiç birleşmemeniz için elinden geleni yapanlar olacak. Dinle beni, kızım. Asla onlara kulak asma. Asla pes etme ve asla Niall'ı sevmeyi bırakma. En zor anda bile. Eminim ki bu eninde sonunda seni mutluluğa ulaştıracaktır.
Yaşadığın zorluklara karşı hep dimdik ayakta durmanı istiyorum Deniz. Asla benim haftalar önce yaptığım gibi intihara kalkışmanı istemiyorum. Bu mektubu yazarken, öleceğimi hissedebiliyorum ve bunun verdiği acıyı asla tahmin edemezdin. Ölüm isteği, insanlarda sadece bir anlığına oluyor. İnsan ne zaman cidden öleceğini anlarsa, yaşamın kıymetini o zaman biliyor. Lütfen yıkılmamaya çalış. Ölüm bir kaçış yoludur, ama sen zorluklardan kaçmayacak kadar güçlüsün. Gücünü kaybetme.
Seni seviyorum, Bayan Horan. Kendine de Niall'a da iyi bak. Eh bir de evlendiğinizde olacak küçük çocuğunuza!
-En Büyük DeNiall Destekçisi.''
Yüzümdeki buruk tebessümle beraber gözümden akan yaşlar oldukça değişikti. Kafamı kaldırdığımda, diğerlerinin de benden farkı olmadığını gördüm. Hepsinin yüzünde acı bir tebessüm vardı. İçten içe Mira'ya teşekkür ettim. Evet biz o gitti diye yıkılmıştık, ama bizi yine de toparlamaya çalışan ve iyi olmamızı sağlayan oydu. Ve o kesinlikle hayatımda gördüğüm en mükemmel insandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Of Me / NH
Fanfiction'' 'Cause all of me Çünkü her bir yanım Loves all of you Aşık her bir yanına Love your curves and all your edges Tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum senin All your perfect imperfections Tüm o mükemmel kusurlarını'' Hayatımı adadığım...