36 ~ Messages

1K 96 152
                                    

Merhaba! Beğenmenizi umduğum bir bölümle geldim, Soul Mates ve Favorite Girl yayınlama ihtimalim de var. Günlerdir köydeyim, kafayı yedim internetsizlikten. Yani kısıtlı internetten diyeyim. Şimdi merkeze geldik, mutluyum.

Hadi bir sürü yorum yapın da mutlu olayım.

Bir de Kokunda Ölüm Saklı'ya bakın da daha çok mutlu olayım.

Neyse, artık gidiyorum. Vaktim olursa diğer hikayeleri de tamamlayacağım.

İyi okumalar!

"Aras niye tek başına yemek yiyor? Clara ve Susan da ayrı masalarda."

Ağzımdaki eti çiğnerken Harry'nin sesiyle baktığı tarafa döndüm. Dediği gibiydi, üçü de ayrı masadalardı ve üçü de yemeğini yemeden öylece oynuyordu.

Lise yıllarım boyunca, Aras'ı sadece üç dört kere üzgün görmüştüm. Her zaman gülerdi, oradan oraya zıplardı. Selin'le ayrıldığında ve Gözde intihar ettiğinde ortada mimiksiz, bomboş bakışlarla gezinmiş; Sena'dan ayrıldığında ise aylarca kendine gelememişti. Şimdi de uzaktan baktığımda bile iyi olmadığını görebiliyordum.

"Aras ve Susan zaten son zamanlarda birbirlerine karşı gariplerdi. Clara da büyük ihtimal Aras'ın nasıl biri olduğunu anlamıştır."

Niall'ın dediğiyle tam karşımdaki yüzüne kaşlarımı kaldırarak baktım. Havuzdaki küçük öpücük sonrası ikimiz de utandığımız için odalarımıza girmiş, ardından hazırlanarak yemeğe inmiştik. Aramızdaki tek eksik beş dakika önce çalan telefonuyla gidip geri dönmeyen Louis'ydi. Niall'ın bu dediğine cevap verdikten sonra onu düşünebilirdim.

"Aras'ı tanımıyorsun."

Niall alaycı bir gülüş attığında kalkmış kaşlarımı değiştirmeden yüzüne bakmaya devam ettim.

"Bütün bu acılarının başlangıcı olan çocuğu mu savunacaksın?"

"Savunmuyorum, sadece onun nasıl biri olduğunu bilmeden o cümleyi kullanman garibime gitti."

Çocuklar sanki her an önemli bir sahne kaçıracakmış gibi dikkatle yemeklerini bırakmış bizi izliyorlardı, oysa sadece konuşuyorduk.

"Susan ondan hoşlanmıyor. Onun kadar saf bir kız birini sevmiyorsa eminim bir şey vardır."

Neredeyse ağzıma atmış olduğum et parçası boğazıma takılacaktı. Susan'a saf mı demişti o az önce? Kimse onun bana karşı olan şeytani bakışlarının farkında değil miydi?

"Susan kadar saf bir kız mı? Şaka mı yapıyorsun sen? Ayrıca ben de bir zamanlar ondan hoşlandım, benim gibi seçici bir kız birini seviyorsa eminim o insan iyi biridir."

Alaycı bakışları bozulmuş, yüzü ifadesiz bir hale bürünmüştü. Açıkçası bu tartışmadan hiç hoşlanmamıştım. Çatalını tabağının yanına bırakıp bana doğru masanın üzerinden yaklaştığında bile.

"Harika, geçmişe mi döneceksin? Hadi, Aras'ın mükemmelliğini dinleyelim!"

"Yok canım, önden buyur lütfen. Susan varken Aras kim?"

"Saçmalıyorsun!"

"Asıl saçmalayan sensin!"

Niall ile ses tonlarımız yükselmişti ve ikimiz de nedensiz bir şekilde kızarmıştık. Niall kaşlarını çatarak konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki masaya neredeyse uçarak yetişen Louis, dehşet akan sesiyle bağırıp tüm dikkatin ona çekilmesini sağladı.

"Baba oluyorum."

"Ne!?"

Herkesin aynı anda aynı kelimeyi bağırmasının ardından çocukların buradaki varlığını hatırlamış ve Niall ile ben kavgaya doğru giderken ayırmadıkları için sinirlenmiştim. Ancak şu an daha önemli bir sorun vardı.

All Of Me / NHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin