34 ~ I Love You

1.3K 99 63
                                    

Dikkat! Yüksek doz aşk içerir! Yazar Niall Horan'a olan aşkıyla birlikte dostlarının verdiği acıları birleştirip bölüm yazmıştır. Aşırı duygusal ve romantik bir bölüme giriş yapmak üzeresiniz. Sıkılmayınız, aksine aşkın güzelliğine odaklanınız. Çünkü artık dünyada böyle seven kalmadı. Dünyada düzgün seven kalmadı ne yazık ki. 

Umarım beğenirsiniz, kalbimi ortaya koydum resmen. Ve bir şey sormak istiyorum, Wattys2016'ya True Love ile katıldım. Bu hikayemle de katılayım mı? Bir ödülü hak ettiğini düşünüyorsanız ve eğer yardım edecekseniz, yani sizin kararınızla katılacağım. Umarım dikkate alırsınız.

Multi; Niall ve Deniz temsili.

İyi okumalar!

Eskiden hayran kurguları okurken kendimi ana karakterin yerine koyar, Niall ile yaptığı her şeyde sanki benmişim gibi heyecanlanıp mutlu olurdum. Ardından tavanı izleyerek hayallere dalardım. Herkes bunu ergence bulurdu. Kim dünyaca ünü birine ciddi ciddi aşık olurdu ki? Niall benim için bir idolden, bir ünlüden çok daha fazlasıydı. Ünlülerin şarkılarını dinlerdin, posterlerini asardın ama bu kadardı. Onun fotoğraflarına bakarken ağlamak, ona sarılabileceğim gün için dualar okumak, hayaliyle bile gülümsemek... Bunlar benim için ona olan aşkımın birer kanıtıydı her zaman.

Onu kendime çok uzak bulurdum. Babam konsere gelirlerse bile götüremeyeceğinden bahsederdi sürekli ve bu beni ciddi manada boşlukta bırakırdı. Ona bir kere sarılmak benim için imkansızın ötesinde bir şeydi, hayal ettikten sonra bile gerçek olmayacağını bildiğim için üzülüyordum. Onu seven milyonlarca kız vardı, onu gerçek aşkı olarak gören, ona bağlı olan, onsuz yapamayan... Hiçbir zaman onu seven tek kız olamayacağımı biliyordum. Hatta onu en çok seven de. Ama bence, onu en güzel sevenlerden biri bendim.

Onu o kadar çok severdim ki, üzüldüğü zaman kafayı yer, yüzde bir oranındaki ingilizce seviyemi umursamadan uzun mektuplar yazardım. Onu o kadar çok severdim ki, ona yakın olma düşüncesi bile kalbimi titretir, gözlerine bakma isteği bana huzur verirdi. Onu o kadar çok severdim ki, hastalıklarını duyduğum anda araştırır, tedavisine kadar inceler, kendim için okumadığım kadar duayı ona okurdum. Bunlar aslında herkesin yaptığı şeylerdi, bütün hayranların. Belki de en çok bu durumdan nefret ediyordum. Onun için asla tek olamazdım, bana baktığı zaman milyonlarca hayrandan birini görürdü. Ancak ben ona baktığım zaman, tüm dünyamı görüyordum. Ona baktığım zaman, hayallerimi, eskiden olduğum kişiyi, kalbimin sahibini görüyordum. Ben ona baktığım zaman, aşkın ta kendisini görüyordum.

Kalbimdeki hisleri anlatmam imkansızdı çünkü çok özel ve çok büyük şeylerdi. Kelimeler hep sade kalırdı, sıradan kalırdı. Bir mektup yazarken kullandığım cümleyi, yüzlerce kız kullanırdı belki de. Ancak kalbimdeki sevgi kimseninkiyle aynı değildi, olamazdı da.

''Rahatsın bakıyorum.'' diyip güldüğünde dolu gözlerimin ardından hafifçe gülümsedim. Onun kucağında, boynuna tutunuyor ve göğsünde yatıyor olmak harika bir şeydi. Söylediği o söz, bana olan bakışları, samimiyeti... Hepsi harikaydı. Burnumu yine boynuna yasladım ve derin bir nefes aldım. Dışarı çıkmayı teklif etmişti ancak başımın çok döndüğünü söylemiştim. Ve şimdi gemide neresi olduğunu pek de umursamadığım bir yere doğru yürüyorduk. Daha doğrusu o yürüyordu, ve ben de bulunduğum konumun tadını çıkarıyordum.

''Hem de çok. Ömür boyu burada yaşayabilirim de olan sana olur.''

Hafifçe güldüğünde bir süre onu izledikten sonra kafamı çevirdim. Geminin alt katındaydık, ya havuza ya da kafeye gidecektik. Beni havuza fırlatmayacağından anca kafeye doğru yürüdüğünde emin olmuştum. Gemi boş sayılırdı çünkü herkes limana inmişti. Niall'ın bu hakkını aldığım için kendimden nefret ediyordum. Beni kafenin en köşesindeki koltuğun yanında nazikçe yere bıraktığında dudaklarımı büzdüm.

All Of Me / NHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin