Bu saatte bölüm yüklüyorum. Canım ben. Multi hayalimdeki sarılma resmen ya. Fotoğraf eski ama o kadar içten ki. Çok aşığım bu adama, çok. Güzel bir bölüm olup olmadığından emin değilim. Yorum yapılmıyor, görüşlerinizi alamıyorum. Bu beni üzüyor çünkü gerçekten severek yazıyorum. Çünkü hayallerim var. Çünkü Niall var.
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
Sıkıntıyla bir nefes verdim ve Niall'ın odasına doğru ilerledim. Bugün bu hastanedeki son günümdü, ki zaten çocuklar da çıkıyordu. Uçağım yarın öğleden sonrayaydı. Derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı çaldım. Gel sesini duymamla içeri girdim ve ayaktaki Niall, gömleğini giydirmesine yardım eden Harry bana döndü. Niall gömleği sağ kolundan da geçirdikten sonra düğmeleri iliklemeden gülümseyerek bana baktı. Küçük bir göbeği vardı ve her an düşüp bayılabilirdim. Harry'nin kıkırtısıyla Niall'ın vücudunu incelemeyi kesip utançla kafamı kaldırdım. Harry gamzelerini göstere göstere gülümserken üstüne atlamamak için zor duruyordum.
''Ben Zayn'in yanına gidiyorum, sen de gelirsin.''
Harry Niall'a bunu dedikten sonra bana göz kırptı ve yanımdan geçip gitti.
Bana göz kırptı.
Yeşil gözleriyle.
''Yine kıpkırmızı oldun.''
Gerçekten mala benziyor olmalıydım. Çocuğun yanında olduğum süre boyunca ya kızarmış ya da nefessiz kalmıştım. Üstüne atlamadığıma dua etsin o! Mavileriyle elalarım kesiştiği anda vücuduma güçlü bir dalga yayıldı. Gözüm önce gülümseyen yüzüne, sonra yanağındaki gamzeye kaydı. Önünü iliklemediğini fark etmiş olacak ki, kafasını eğdi ve en alt düğmeden iliklemeye başladı. Sarı saçlarından bir tutam sargının üstüne düşmüştü ve masum yüzü böyleyken daha çok şey gözüküyordu... çekici? Kalbim bu görüntü karşısında hızla atmaya başlamış, nefesim azalmıştı. Tuhaftır ki, burada olduğum süre boyunca nefesim azalsa da ilaca ihtiyaç duyacak kadar olmamıştı. En sonunda ona bakmayı kesip konuşmaya karar verdim.
''Ben şey... ben yarın gidiyorum.''
Son düğmesini de ilikledikten sonra kaşları çatık bir şekilde kafasını kaldırdı. Ama sinirliden çok aşık olunası, sevimli, şirin görünüyordu. Her an onu öpebilirdim. Şaka şaka, utanırım be.
''Nereye?''
''Türkiye'ye dönüyorum, yarın öğleden sonra.''
Birkaç büyük adımda bana yaklaştı.
''Yani şimdi sen ciddi ciddi Türk'sün ve ciddi ciddi benim için evden kaçtın?''
Kafamı sallayacakken, cümlesini düzeltme gereği duydum.
''Sizin için.''
Anladığını belirtecek şekilde kafa salladı.
''Ben şimdi hastaneden çıkacağım ve eğer istersen, bir kafede oturup sohbet edebiliriz. Madem bir Directioner'sın ve tanıştık vakit geçirebiliriz. İyi bir kızsın.''
Gözlerim otomatikmen büyümüş, kalbim hızlı atışlarına başlamıştı. Ya ben daha çocuğun gerçek olup olmadığını kavrayamadım, bana kafede oturalım diyor. Kesin gerçek değil, gerçek olsa demez. Yani sanırım.
''O-olur.'' Diye mırıldandım. Sesim zar zor çıkmıştı. Gülümseyerek kafa salladı ve topukları üstünde dönerek bir çantayı aldı.
''Bunu çocuklara vermeliyim, eve götürürler. Biz de seninle gideriz.''
Her şeye kafa sallarken, kesinlikle gerizekalı gibi gözüktüğüme emindim. Heyecandan bazen salak salak şeyler diyordum. Ne yaparsın, insanın iki yıllık gerçek aşkı karşısında olunca böyle oluyor. Kapıdan çıktığında yavaş adımlarla arkasından ilerliyordum. Zayn'in odası zaten koridorun sağ tarafındaydı, Niall'ınki solda. Sağa döndüğümüzde diğer odadan çocukların çıktığını gördük.Kalbim her an aşırı hızlı atmaktan dolayı işlevini yitirebilirdi. Zayn'in yanındaki Perrie'yi görünce yüzümü buruşturdum. Mira bu hareketimi fark etmiş olacak ki bana bakıp kıkırdadı. Ne sevimli bir kız bu ya! Niall Louis'in koluna çantasını taktığında Louis homurdanmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Of Me / NH
Fanfic'' 'Cause all of me Çünkü her bir yanım Loves all of you Aşık her bir yanına Love your curves and all your edges Tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum senin All your perfect imperfections Tüm o mükemmel kusurlarını'' Hayatımı adadığım...