İlhamsızdım ama yine de geciktiğini düşündüğüm için yazabildiğimin en iyisi bir bölüm yazdım, beğenmenizi ve etrafı yorumla doldurmanızı umuyorum.
İyi okumalar!
Hayatımda Niall kadar güzel bir insan görmemiştim.
Günlerdir rahat bir uyku çekmediği için, şimdi tam yanı başımda uyuyordu huzurlu bir şekilde. Kendimizi ne ara birbirimize sarılıp uyurken bulduğumuz hakkında pek bir fikrim yoktu ama çok da umrumda sayılmazdı.
Beyaz tenini süsleyen küçük benler gözümün önüne seriliyor, çene gamzesi tam önümde duruyordu. Kokusu her tarafa yayılmış ve sanki bir güçmüş gibi tüm yaralarımı alıp yok etmişti içimden. Sarı saçları karmakarışık olmuş, pembe dudaklarının rengi biraz solmuştu. Dünyanın en masum insanı gibi duruyordu karşımda.
Hafifçe gülümsedim yıllar boyunca hayal ederken bile imkansız diyip durduğum manzaranın gerçekliğine. Telefonumu elime alarak küçük bir fotoğrafını çektim ve ardından öylece izlemeye devam ettim. Omzuna yumuşak bir öpücük kondurarak yatakta doğrulmuştum ki, parmakları bileğimi sarınca hızla atan kalbim eşliğinde ona döndüm. Gözlerini tamamen değil biraz kısarak açmış, bana bakıyordu.
"Beni öpücüğünle uyandırdın." dediğinde boğuk ses tınısıyla kalbime oradan çıkıp delicesine dans ederek beni nefessiz bırakması için izin verdim. Bu ses tonu da neydi böyle?
"Üzgünüm." diye mırıldandım etkisinden çıkabildiğimde. Hala gözleri kısıktı. Beni tamamen yanına çektiğinde şokta gibi ona bakmaya devam ettim.
"Tamamen uyanabilmem için birkaç öpücük daha olmalı."
Kıkırdayarak ona yaklaştım ve bir süre boyunca beni izleyen kısık gözlerine bakarak cesaret depoladım. Derin bir nefes alıp dudaklarımı yanağına bastırdım. Gözleri biraz daha açılsa da, sanırım birkaç öpücük daha lazımdı. Yüzümdeki gülümseme yerini korurken favori kısımlarıma giren burnunu da öptükten sonra tam açılmasa da gözüken mavilerine baktım. Gözlerime bakıyordu ve yüzünde yamuk bir tebessüm vardı. O an hayalimi gerçekleştirdim ve çene gamzesinden onu öptüm. Gözleri tamamen açılmış, bana tebessümünü gülümsemeye çevirmiş bir şekilde bakıyordu. Ne kadar öpücükler yetmiş olsa da, yanağındaki gamzeyi boş bırakamazdım.
"Bu da hediye." diyerek güldüğü için ortaya çıkmış inanılmaz çukura koca bir öpücük kondurup geri çekildim. Kolunu boynumun arkasında birleştirip beni kendine çekerek şakaklarıma uzun bir öpücük kondurdu, güne öpücüklerle başlamıştık. Bir süre yatakta hiç konuşmadan durduk. O beni sarmıştı, ben de kolunda yatıyordum.
Beni bırakmadan elini uzatıp komidinden telefonunu aldı, o ana kadar ikimizin de oldukça rahatsız edici elbiselerimizle uyuduğumuzu fark edememiştim. Üstümde siyah uzun bir tulum olmasına rağmen rahat uyumuş olmam onun etkisi falan olmalıydı sanırım.
''Saat daha dokuz. Bugün birde limana ineceğiz.''
Sesi hala uykudan yeni uyanmış olmanın verdiği o yorgun ama harika tınıyı taşıyordu ve bu inanılmazdı. Kafamı yukarı kaldırdım ve onu izledim. Telefondaki bir şeylere bakıyordu, yüzünde yine sevdiğim tebessümlerinden biri vardı. Onu izlediğimi fark edince bana bakıp gülümsedi.
''Twitter'da dünya gündeminin birinci sırasındayız.''
Telefonu bana uzattığında aldım ve onun da görmesini sağlayacak şekilde oturdum. Direk ''DeNiall'' diye girmiştik gündeme ve bu nedensizce gözlerimin dolmasını sağladı. Tweet'lerin çoğunu Türk'lerin oluşturduğunu görünce keyiflenmiştim, Niall ise çevirmemi söylüyordu. Ancak yazılanları çevirsem de esprileri anlamazdı ki. Mesela ''As bayrakları as as!'' yazarak, bayrak asan amcamınızın fotoğrafını atan bir kız vardı. İngilizce tweetler de geldiğinde Niall sevinmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Of Me / NH
Fanfiction'' 'Cause all of me Çünkü her bir yanım Loves all of you Aşık her bir yanına Love your curves and all your edges Tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum senin All your perfect imperfections Tüm o mükemmel kusurlarını'' Hayatımı adadığım...