Bölümler gecikiyor çünkü yoğun bir hayatım var ve AOM bir oturuşta düşünülerek, hissederek yazılması gereken bir hikaye. Pek bir şey demeyeceğim. Adele-Hello ile okuyabilirsiniz. Multi Deniz ile Niall'ın ilk sarılması temsili olarak. Tekrar diyorum, eğer hem DH'yi hem bunu okuyacaksanız önce DH'yi okumanızı tavsiye ederim.
Sınır; 35 vote ve lütfen yorum atın.
İyi okumalar!
Bazı insanlar vardır. Sonradan tanışmış olsan bile, kendini bir anda sevdirir sana. O insanlar iyi dost olur, iyi dert ortağı olur. Çok eğlenirsin onunla, yüzünde bir gülümseme yerleşmesinin sebebi olur bazen. Sadece dostun olmaz. Ne olursa olsun senden kopmayacağını bildiğin kardeşin, sana şefkatle yaklaşan annen, korumaya çalışan baban, tavsiyeler veren ablan olur. Her şeyin olur işte.
Sonra o kişi gider.
Bunu yaşamıştım aslında, daha önce böyle bir arkadaşım beni bırakıp gitmişti. Ama bu çok farklıydı. Mira sonsuzluğa gitmişti. Gözyaşlarımı sildim ve tekrar hıçkırmamak için dudaklarımı ısırırken Gökçe'yi aradım.
''Gökçe?''
''Sesin kötü geliyor? İyi misin?''
İçimde o kadar duygu vardı ki ne diyeceğimi bilmiyordum. Bir taraftan ya Gökçe'yi de bir gün kaybedersem korkusu çıkarken, bir tarafım da Mira'nın artık olmadığını bana fısıldıyordu. Ağzımdan kaçan hıçkırıkla Gökçe adımı tekrarladı.
''Öldü.''
''Kim? Deniz, kim?!''
Artık sarsılarak ağlamaya başlamışken, annem diğer odadan yanıma geldi ve telefonumu elime aldı. O Gökçe'ye bir şeyler söylerken bense titreye titreye ağlıyordum. Kısa süre sonra beni kolları arasına almasıyla hıçkırıklarım daha da arttı.
Artık bu dünya onsuzdu ve ben gittikçe dibe batmaya devam ediyordum.
***
Ouch I have lost myself again
-Ah, yine kaybettim kendimi
Lost myself and I am nowhere to be found,
-Kayboldum ve bulunmayacak bir yerdeyim
Yeah I think that I might break
-Evet bence ara vermeliyim
I've lost myself again and I feel unsafe
-Yine kaybettim kendimi ve tehlikede hissediyorum
Sia'nın sesi kulaklarımda yankılanırken, gözlerimi yavaşça araladım. Uçakta ağlamaktan yorgun düşmüş ve uyumuş olmalıydım. Gözlerimi ovuşturduktan sonra kulaklıklarımı kulağımdan çıkardım ve boş boş bakındım etrafa. Saatime göre, iki saat sonra Londra'ya varmış olacaktık. Kollarımla kendimi sardım ve kafamı koltuğa yasladım. Dışarıdan fazlasıyla kötü bir görüntü verdiğimi biliyordum, çünkü iki gündür tek yaptığım kesintisiz ağlamak olmuştu. Özellikle sabah birden Niall'ın araması ve hıçkırıklar içinde ''Lütfen, lütfen dikkatli ol. Birini daha kaybedemem.'' demesi kalbimin acımasını, daha yeni dinmiş gözyaşlarımın artmasını sağlamıştı. Şimdiyse, sadece yorgun hissediyordum. Hayattan, olumsuzluklardan, acıdan, gidenlerden bıkmıştım artık. Bedenim buna dayanamayacak kadar yorgundu.
Mira benim için özel birisiydi. Zaten onu Directioner olduğum zamandan beri tanıyordum ama ilk gerçek tanışmamız kaza zamanında, yani yaklaşık beş ay önce olmuştu. Beni hiç tanımasa da yanımda olacağını söylemişti. Ve olmuştu da. Niall'ın en güzel anlarını beni mutlu etmek adına bana atmış, asla uzakta ve yalnız hissetmemem için elinden geleni yapmıştı. O belki de hayatımda gördüğüm en güçlü kızdı. Yaşamadığı acı kalmamıştı neredeyse, ama o yine de battığı yerden çıkmayı bir şekilde başarıyordu. Keşke onun gibi olsaydım.
![](https://img.wattpad.com/cover/45115276-288-k157029.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Of Me / NH
Fanfiction'' 'Cause all of me Çünkü her bir yanım Loves all of you Aşık her bir yanına Love your curves and all your edges Tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum senin All your perfect imperfections Tüm o mükemmel kusurlarını'' Hayatımı adadığım...