Ölüm ölüm dediğin nedir ki sevgilim ben sabah kahvaltıda iki menü gömmüş insanım. (Ranch ve barbekü sosta alabilir miyim?)
***
"Ayy ne oluyor be!"
"Uyan güzelim, hadi. "
Hah! Uyandırma servisine baksanıza bir de şunun, omzumu dürtükleme! Ayol ben öperek uyandırılacak insanım, sen nasıl duygu yoksunu birisisin ki beni böyle dürterek uyandırıyorsun? Tanıştırayım bu arada sevgilim Selim. Duygusuz Selim!
"Benim dersim geç biraz, sen git. "
"Kalk hadi canım kahvaltı yaparız. "
Kahvaltı mı? Ay. Patates kızartması, menemen, kuymak, bol bol peynir... Sanırım uyanacağım, evet bu popo ve göbek uyanmamı, hemen kendilerine arkadaşlar getirmemi ister. Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerledim. O da içeri de kişisel bakımını gidermeye çalışıyordu. Lan ne kişisel bakımı? Bir roll-on kullanmayı bakım zannediyordu salak! Onun bu saçma hallerine gülerek dişlerimi fırçaladım, üzerimdekileri değiştirmeden makyajımı yapmış ve onun kapıda terslenmelerine laf sokmalarına aldırmamıştım.
Neyse ki artık alışmıtım laf sokmalarına pek de popomda değildi açıkçası. İçimden şarkı söylerken gözlerine bakıp hazır olduğumu belirttim ve evden çıktım.
"Zeynep paran var mı?"
"Olmaz mı?!"
Cüzdanıma elimi atıp minibüs parasını çıkardım hem benimkini uzattım hem onunkisini... Bir kaç lira beni yıkmaz ama artık sıkılmıştım bu işten. Bu adam kendini erkek olarak görüyor ama sevgilisinin minibüs parasını karşılayamıyor! Ha derseniz ki aşk işi parayla olmaz, size cevabım şu, 'NAH OLMAZ!' derim. Tüm para kızın cebinden çıkmaya başlayınca ve bu uzun süre böyle gidince işler sarpa sarıyor, çığırından çıkıyor...
LAAANN! Bu bana kahvaltıya gidelim dedi de bunun parası yoksa nerede kahvaltı yapacağız? Gerizekalı Zeynep! Resmen oyuna geldin, kendine kahvaltı ısmarlatacak. Özür dilerim sevgili ebeveynlerim sizin helal paranızı bu dangalağa yedirdiğim için...
Okula geldiğimizde gözlüklerimi gözüme geçirip en havalı yürüyüşümü yapmaya çalıştım ama salaklığım yine üzerimdeydi, benimki arkamda kalmış söyleniyordu.
"Zaten ben kimim ki? Ben neden yanında geziyorum ki? Korkuluk muyum lan ben?"
İçimden 'Korkuluk bile senden sevimlidir tipitip.' demiş yüzüne karşı gülmüştüm...
"Sabah sabah ne saçmalıyorsun, hadi kahvaltı yapalım. "
Adımı mı mekana atarken seslendi,
"Nereye gidiyorsun?"
"Burası kahvaltı yeri, hatırlamıyor musun? Genelde burada kahvaltı yapı-"
"Kahvaltı demişken okulun yemekhanesinden bahsediyordum. "
Gözlerimi şaşkınlıkla ona doğru diktiğimde, kolunu omzuma atmış ve yürümemi sağlamaya çalışıyordu. Lan benden sadece iki cm uzunsun neyin özgüveni bu? Sormayın bana sakın tipini bu çocuğun, hele ki nasıl bağlandın, nasıl bu duruma geldiniz diye hiiiç sormayın. Her şey bir anda oldu diye başlarsam siz üzülürsünüz...
Bu arada saat sabah on bir ve ben yemekhane tepsimde kuru fasulye-pilav taşıyordum. Ben kilo almak için doğmuşum size yemin ediyorum. İkisini de yemeyeceğimi düşünerek kenara ittim ve ekmek tırtıklamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
General FictionEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...