Özlerim ben seni seninle bile. Vuslat mı hasret mi adını sen koy. Aşkınla yakıp da düşürdün dile. Sevgi mi nefret mi adını sen koy. Ya da sen bana oradan bir buçuk iskender gönder ustacım..
***
O gece Sümeyye'ye gideceğim için çok fazla kalamadık orada. En büyük korkum arabaya bindiğimizde oluşmuştu. Ya dediklerine vermediğim cevap için beni zorlarsa? Ne bok yerim? Kafamda ki sesleri susturmak için müziğin sesini yükselttim ve hareketli müziğe eşlik etmeye başladım. Çınar geldiğimiz gibi hızlı kullanıyordu. Gelirken olan korkum yoktu. Dikkatliydi. Nasıl babamın arabasında rahat oturabiliyorsam Çınar'ın da kullanmasına alışmıştım. Bu verdiği güvenle alakalı sanırım. Sümeyyelerin evi tarif ettiğimde şaşırmıştı.
"Yakınmış bizim dükkana."
"Dükkan?"
"Babamın iş yeri."
Zengin olma olayını çözmüştüm. Babası esnaf olanlar genelde zengin oluyordu.
"Ne dükkanınız var?"
"İskenderci var ya o bizim."
Başımdan aşağıya kaynar sular döküldükten sonra birde buzlu sular döküldü. Ulan! Eğer Sümeyyelerin evin oradaki yer onlarınsa bunlar milyarder, sadece öğrencilerin üzerinden iş yapıyorlar. Yer bulmaya zorlanıyoruz gittiğimizde.
"Çok şaşırdım. İskendere rağmen nasıl böyle fit kalıyorsun? Anlatsana biraz?"
"Fit değilim Zeynep."
'Lak lak' diye bir ses geldi göbeğine vurmuştu. Ama fit duruyor yani kalçası çok güzel. Göğsü de çok güzel. Yahu adam çok güzel bir kere onun sakalları yeter be!
"Gayet fit gözüküyorsun. Bir de bana bak. Akrep Nalan yanımda zayıf kalır."
"Saçmalamasan keşke. Zeynep kilonu bilmiyorum ama vücudun öyle yayvan değil. Bence sen şişman değil irisin. Kemiklerin iri bebeğim".
"Kemiklerimin Allah..."
"Of susman için ağzına bant çekeceğim şimdi!"
"Bak daha şimdiden oflamaya başladın bana. Katlanılmaz oluyorum görüyorsun."
"Biz olalım da bir sonra oflayıp oflamadığıma bakarsın."
Bazen kendi ağzımla kendimi rezil edebiliyorum. Gerçi bu bazen değil. Ben genelde kendimi rezil etmek için varım. Sümeyyelerin evinin önüne gelmiştik. Gözlerim arka koltukta duran kitaplarım ve çiçeklerime kaymıştı. Gözlerini kısıp bana güzel bakışlar atmaya başlamıştı.
"Bunlar basit şeyler. Kafana takacak bir şey bile değil. Kitaplarını aparta bırakırım. Çiçeğini de. Sen şu Verici'ye söylersin iner alır olur mu?"
Kafama taktığımı nereden anlıyor bu adam benim içimi nasıl okuyor!
"Olur."
Arabadan inip telefonumdan Sümeyye'yi aradım. Kapının otomatiğine basıp sinyali vermişti. Asansöre ters bir bakış açıp altıncı kata yürüyerek çıktım. Nefeslerimin arasında:
"Ciğerimi üçüncü katta bıraktım Sümeyye. Onu oradan alırsın hııı."
Astımlılar gibi sesler çıkarırken Sümeyye kolumdan çekip içeri çekti beni.
"Cidden Zeynep böyle cümleleri nereden buluyorsun? Saat kaç oldu? Babam sabah namazına uyanacak!"
"Kendimi abartan bilirdim. Demek ki üzüm üzüme baka baka cidden kararıyormuş. Ay kızı bozdum yemin ediyorum."
"Geç odama annem seni bekliyor."
Müberra Teyze! Uyumamış beni mi beklemişti? Titrek adımlarla yanına gittim.
"İyi geceler Mübiş."
"İyi geceler kuzum. Kız sen alkol mü aldın?"
Utanmasa kaç promil aldığımı söyleyecekti. Ama inkar ruhumuzda var!
"Yok Mübişim. Yanımda içtiler o kokuyordur."
"Sigara mı kız bu? Vallahi alacağım ayağımın altına! Gözlere bak. Kıpkırmızı!"
Ahaa! Alkol alıpta gözleri kızarmayan var mı? Bence yok? Daha kokusundan gözlerim kızarıyor ve başım ağrıyor. Ama seviyorum da yani sadece sıcak şarabı belki biraz rakı hadi hadi birazda votkayı. Ay sevmediğim içki yok benimde. Nasıl günahkarım nasıl piiis bir insanım görüyor musunuz? Allah sıratı geçirmeden direk beni cehenneme atacak bakın.
"Şey tattım azcık ama doğum günüm Mübiş Teyze."
"Yarın namaza başlayacaksın. Hayır korkuyorum Sümeyye'yi de kendine benzeteceksin."
"Estağfirullah anneciğim benzemem. Ben onu bize benzeteceğim sen rahat ol."
Hışımla odadan çıktığında büyük bir oh çekmiştim. Evet gerçekten çok seviyorum Mübiş'i ve kadın evet haklı ama sene de bir kere yaa. Hem o kadar hazırlığa hayır mı diyecektim? Kendimi kandırmayayım aslında, yabancı da yok aramızda hem. Canım istedi diye içtim. Oh be!
Ulan! Çınar gitmiştir kitapları bırakmaya! Ya geri zekalıyım gerçekten. Verici şimdi ipek geceliklerle kapıya inecek. Onun bir vücudu var. Ben bile aşık olabilirim. Çınar'da erkektir. Ya hormonlarına dur diyemezse? Ya ipekler içerisindeki Verici'ye dayanamaz ve daha yakından tanımak isterse?
"Ne oldu Zeynep? Bembeyaz oldun?"
"Ya sikeyim! Sikeyim! Sikeyim!"
"Annem cidden bu sefer gelirse dövecek."
"Çınar'ı kendi elimle Verici'ye gönderdim."
"Jigololuk mu yapacak?"
Gözlerimi kocaman açarak kafamı toparlamaya çalıştım.
"Cidden seni bozmuşum ben. Kız terbiyesiz!"
"Ne var? Sanki Verici'nin ne bok olduğunu bilmiyoruz!"
Telefonumu elimde sıkı sıkı tutup çalmasını bekledim. Ve evvett! Çınar arıyordu.
"Güzellik arkadaşına haber ver, gelip alsın arabada bekliyorum."
"Arabadan inme ama tamam mı Çınar."
"Neden?"
"Sen inme tamam mı arka koltukta hemen alır o. Aynaya da pek bakma."
"Kıskanç!"
Gülmeyin! Evet kıskancım. Hemde çok kıskancım! Bana öyle sözler söyleyen adamı kıskanırım. Babam söylese o sözleri onuda kıskanırdım. Yarabbelalemin sen aklımı koru! Kapatıp tatlı bir ses tonu takınarak Verici'yi aradım.
"Verici, Çınar kapının önünde inip bir kaç poşet var onları alıp yatağıma bırakır mısın?"
"Ayy tatlım yeni duş almıştım. Bornozumlayım hala. Bir iki dakika beklesin ineyim hemen olur muu?"
Kelimeleri uzatma okey. Duş alınmış okey. Bu kız ne ara erkekle buluşup rahatladı? Gerçekten hızlı. Lan ya tam rahatlamadıysa! Ya Çınar'da ki potansiyeli görürse? Yalnız Çınar'da ki potansiyelden benim nereden haberim var? Çınar'a kısa mesaj atıp telefonumu komodine bıraktım. Bundan sonra konuşmanın manası yok. Haydi bakalım Çınar Efendi senin hormonların ne durumda onu görelim. Verici'ye karşı sert bir savaş olacak gerçekten. Ben zor tutuyorum ona karşı hormonlarımı. O tutabilirse gerçekten bu sefer nikahı basacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...