Uykularım delik deşik, un ufak oluyor bedenim..
Barış'la bir yarım saat ders çalıştıktan sonra karnımın açlığına karşı koyamadım. Yerimde duramıyordum artık. Midem sırtıma yapışmıştı tabiri caizse. Hem dikkatim de dağılıyordu bir şeylere çalışırken.
"Yaa ben çok acıktım."
Gülerek bana döndü. Tek gözünü kısmış, kaşını kaldırmış haldeydi. Be insafsız. Be vicdansız! Açım diyorum açım! Şuracıkta seni yesem hiç hoş olur mu şimdi? Aslında şu boynundan ufacık bir parça koparsam belk- Ehh salak salak konuşma Zeynep!
"Bende açım aslında, şu pideciye gidelim mi?"
Ben diyetteyim lan ne pidesi. Ama diyetteyim de diyemem ki adama. Mecbur kütüphaneden yan yana çıktık. Kokusu rüzgarda burnuma doldukça benliğim uyuşuyor gibi bir cümle kurmayacaktım. Lan bildiğin ben çocuğa halleniyorum! Hemde kokusundan. Tövbe estağfurullah.
Pidecinin önüne gelene kadar tek bir kelime etmemiştik. Ben hızlı adımlarla merdivenleri çıkmaya çalışırken Barış'ın o ruhumu okşayan sesi kulaklarımı doldurdu.
"Sen kilo mu verdin?"
"Yok vermedim. Yani sanırım bilmiyorum."
"Bir değişik duruyorsun."
Hassiktir be sadece bir kaç kilo verdim diye değişimi mi fark etti bu manyak? Sahi ben on güne yakın süredir tartılmıyorum. Sabah uyandığımda kendime bunu hatırlatmalıyım.
Koltuklara oturup menüye göz gezdirdim. Pide de yesem doyacağım çorba da içsem doyacağım. O zaman neden fazla kalori alayım ki canım vücuduma?
Ayrıca pideciyi tebrik ederim pide dışında her şey var menü içerisinde. Garsona sipariş vermek için elini kaldıran Barış'a baktım. İlk baş başa yemeğimiz keşke pidecide olmasaydı diye düşündüm ama olsundu belki bir kaç seneye kendi evimizde yerdik kim bilir...
"Ne alırsınız?"
"Ben bir kavurmalı pide alayım bir de kola."
Kavurma. Pide. Oh. Yarasın be. Göt göbek olsun ileride çocuklarımın babası olcacak o doyursun karnını güzelce.
"Ben çorba istiyorum."
"Yetecek mi çorba?"
Yeter geri zekalı, yeter de benim sabrım sana yeter mi orasını bilmiyorum! Gülümseyerek garsona döndüm.
"Yeter. Teşekkür ederiz."
"Bak pidemden yemek istersen gerçekten kavga çıkar."
"Merak etme yemem pideni falan hem canım isteseydi sipariş verirdim zaten."
"Neden yemiyorsun?"
"Midem rahatsız bir kaç gündür ağır şeyler yemiyorum."
Oh be. En güzel yalan buydu. Bundan sonra herkese aynı yalanı atacağım. Neden millet diyet yaptığımı bilsin ki? On dakika içerisinde yemeklerimiz gelmiş ve kavurmanın kokusundan gözlerimden yaşlar akacaktı resmen. Böyle güzel kokamaz ya Barış'tan bile güzel kokuyor gerçekten! Kavurma diye ağlayacağım hiç aklıma gelmezdi ama şu an ağlamak üzereyim! Ellerimi sıkı sıkı tutun yoksa ben Barış'ın pidesinden azcık alacağım.
Yok alamam. Almamalıyım. Sabah o kadar koştun, o kadar yemeğini yemiyorsun o kadar bir şeyler için çabalıyorsun. Bunu da atlatabilirsin derken limonu çorbama boca etmiştim. Oh mis gibi süzme mercimek. Annemde çok güzel yapar bu çorbayı diye düşününce, çıkışta hemen aramaya karar vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
Fiksi UmumEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...