Merhaba, dediğim gibi final iki parttan oluşacak. Öncelikle bu bölümde benden karakterlerini esirgemeyen askyakarmi yani Ayşe Hanım'cığıma çok teşekkür ediyorum. Vur kırbacı dedi Ulaş'a. Kıyamadım pek. Maviş maviş bakınca kıyılmıyor maalesef!
Kitap çıktı 'Aşk Nöbeti' nin kitap evlerinde bulabilirsiniz yaağnii bilginiz olsun, dilerseniz profiline girip oradan da okuyabilirsiniz ama bence elinizde mutlaka olması gereken bir kitap!
Neyse sizi Zeynep, Çınar ve Bordo Bereli manyaklara bırakıyorum...
Keyifli okumalar!
***
Kızın çenesi düşük çıktı komutanım, yerine takayım mı?
Barış o güzel vücudu ile başımda dikiliyordu. O karanlıkta sokak ortasında bana elini uzatmış kalkmama yardım etmek için çaba gösteriyordu.
'Zeynep! İyi misin? Ne oldu?! '
'Bi-bir şey yok. Gitmem lazım. Çekil. '
Elinden elimi çekerek arabaya yöneldim. Peşimden gelip beni durdurmaya çalıştı. Resmen dizilerdeki gibi hareket ediyorduk. Soğuk elini boynumda hissettiğimde geri dönüp ondan kurtulmak için hamle yaptım.
'Zeynep, tüm sokağı ayağa kaldırdın. Neler oldu bana anlatır mısın? '
Ayağa mı kaldırmıştım? Benim niye haberim yoktu? O kadar sesli mi demiştim düşündüğüm şeyleri.
'As-askeriyeden aradılar. Çınar yaralanmış. Ankara'ya gitmem lazım. Çekil artık önümden! '
'Ne diyorsun ya sen? '
'Barış çekil artık! '
'Çekilmiyorum. Hayır. Ben-ben hastanede yatarken o adam her gün benim yanıma geldi. Seni yalnız bırakmadı. Şimdi seni bu halde bırakıp eve gidemem. Bekle beni. '
Olduğum yerde durdum. Evet, o hastalandığında Çınar sürekli yanı başımızda durmuştu. Onun için mi durdu bilmiyordum ama benim için orada durduğu kesindi.
Binaya girerken boşalan sinirlerim ile arabanın dibine çöktüm. Komutan arayalı tam yirmi üç dakika olmuştu. Geri arayıp bilgi almak istiyordum fakat aranır mıydı bilmiyordum. O kadar garip bir durumun içinde oluyorsunuz ki o an iki sayıyı toplayamayacak hale geliyorsunuz.
Bu arada Barış üzerini giymiş arabanın başına gelmişti. Beni kolumdan tutup şoför koltuğundan kaldırmaya çalışıyordu. Asla hayır demedim, direk kalkıp onun dediğini yaptım.
Otobana çıkarken cebindeki sigarayı çıkardı. Arabada sıfır ses vardı. Ben içimden onun ailesine küfür ediyordum sadece. Ağlamıyordum. O bastıkça ben susuyor ve koltuğa gömülüyordum.
'Anneleri bu gece on bir gibi çığlıklarla arabaya bindiler. Biz anlayamadık, annem balkonda oturuyordu. Şoka girmiş gibi onları izlemeye devam etti. Ben böyle bir şey olduğunu tahmin etmemiştim. '
'Ben yeni öğrendim. Komutanı aradı. Kim bilir kaç saattir acı çekiyordu. Ben yanında yoktum. Allah beni kahretsin ya! '
'Saçmalama. O kazma güçlüdür bir bok olmaz ona. '
'Kazma deme sevgilime! '
'Bir saate varmış oluruz. Sen hastaneye gidersin. Ben arabayı alıp geri götürürüm. Herkese de uçakla geldim dersin. '
'O uyanınca arabasını sorar ama. '
'Yok artık. O kadar bağımlı mı arabasına? '
'Çok hemde. Canım benim. Bir bana, bir arabasına bağımlı zaten. '
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
Fiction généraleEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...