Her şehir değişikliğinde düzenimi oturtturana kadar canım çıkıyor. Gerçekten bir yere ait olamama hissi beni öldürüyor.
Neyse keyifli okumalar, kısa fakat anlamlı bir bölüm olacağını düşünüyorum...
***
Günler geçmedi. O konuşmayı duyduktan sonra. Meğer ben Çınar'ı ne kadar çok seviyormuşum, ne kadar önemliymiş benim hayatımda o güzel adam. Aldığı yılbaşı hediyesini yatağımın üzerine astım. Güzelce süsledim. İkimizin fotoğrafını çıkarmadım ama benim ayrı onun ayrı fotoğrafını aldım. Bir köşeye onu astım bir köşeye kendimi.Apayrı iki insandık o mantar panoda artık. Ha onu oraya neden astım, nasıl astım hiç bir fikrim yok. Sadece Çınar'ın orada olması bana güç vermişti. Bu yola onunla başladım ve bu yolda fiziken yanımda olmasa bile ruhen onu hissedebilirdim.
Ne kadar kırıldığımın haddi hesabı yok. Götü kalktı demesi beni yakıp yıktı, ama olsun. En azından onu demek istemedim demedi bana. Dürüstçe o evde bıraktığım yüzüğü yerden aldı. Son kez göz yaşlarımı sildi ve alnımdan bir kez öptü. Aparta nasıl geldim günlerdir orada nasıl yaşıyorum inanın bilmiyorum. Sadece uyuyorum, uyanıyorum, yemek yemiyorum, konuşmuyorum. Yatağın içinden günlerce çıkmadım. O olayın üzerinden aylar geçse bile toparlayamam gibi. Hayatıma aniden giren ve tüm hayatımı kaplayan adamı kendi ellerimle bırakmıştım. Acaba haklı mıydı?
Haklı olduğu yönler var evet adam önüme dünyaları serdi benim. Bir dediğimi iki etmedi ama o götü kalktı, kendini bir şey zannetti tarzı cümleleri keşke sarf etmeseydi. Kaldıramam ben bunları kaldıramam!
Telefonumun titremesiyle gözlerimi açtım. Günlerdir geri dönmediğim arkadaşlarım artık aramaktan vazgeçmişlerdi. Sadece Sümeyye arıyordu. Olayı Çınar'ın ağzından dinlemiş ve tarafsız kalma sözü vermişti.
"Efendim?"
"Nasılsın kuşum?"
"Yatıyorum, karnım ağrıyor."
"Ne zaman yemek yedin?"
"Az önce fıstık yedim. Bir şey mi diyecektin?"
"Zeynep kuzum depresyondasın biliyorum ama derslerini ihmal etmene dayanamıyorum bak kısa sınavlarına girmedin. Toparlan artık geleyim alayım seni bir hava al olmaz mı?"
"Keyfim yok."
"Zeynep keyfinin olmadığını biliyorum! Çık şu yataktan ya nerede benim güçlü kızım? Sana bu kadar koyar mı lan? Sen Barış'tan pofuduk kelimesini duyup ayağa kalkmış insansın! Şimdi yarım saat içinde hazırlan geliyorum."
Telefonu yüzüme kapattı. Sallanarak yataktan kalktım. İçeri kaçan göbeğim bile beni mutlu etmedi. Sanki Çınar'ın da görmesi lazımdı. Bir şey eksikti. Dedim ama ben kendime bu kadar çok alışma bu çocuğa alışma zor olacak!
Alışmayıpta ne yapacaktım diye sorgularlar adamı ama. Adam evlilik teklif ediyor sen çığlıklarla evet diyorsun sonrada keşke alışmasaydım! Zeynep ile dengesizlikler diyarına hoş geldiniz..
Sümeyye gelene kadar kendime çeki düzen verdim ne kadar verilebiliyorsa tabii. Balkona doğru ilerledim, gelene kadar bir sigara içebilirdim. Sigaramı yaktım ve onun evini izlemeye başladım. Araba kapı önünde, perdeler çekik şekilde. Acaba hasta mı? Bir şey mi oldu? Kalbim heyecanla çarptı. Kendimi tutmasam gidip bakacaktım, neyseki Sümeyye gelmişti. Elimdekini bırakıp yavaş adımlarla aşağıya indim.
"Sen iyice çökmüşsün hiç yakışmıyor sana böyle. Seni iri iri seviyorum ben."
"İnan kimin nasıl sevdiği umrumda değil benim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...