Bölüm 48

4.1K 291 47
                                    

Yorumlarınız benim için çok değerli :)

Üzüm karası gözlerin, öldürür beni... Kurşun yarası sözlerin süründürür beni...

Ne olacaktı ki? Neden öyle demişti? Ehe bir şey olmaz ki Çınar benim istemediğim hiç bir şeyi yapmaz ki. Adam öpmek için bile izin alıyor benden. Lan ama erkek yinede ya hormonlarına yenik düşerse. Allahım yaban ellerde kaldııım kurtaaar beniiiiii....

İçimden şarkı söylerken etraftaki çarşafları topladım. O gerçekten sobayı yakmıştı. Hemde etrafı bile pisletmemişti. Ben yaksam her yerim kapkara olmuştu. Adam resmen soba yakarken bile seksi olabiliyordu. İnsafsız biraz beceriksiz olman lazım ki seninle dalga geçebileyim.

Yok ama adamın garip bir hareketi bile yok!

Aldıklarımızı mutfağa yerleştirmeye başladığımda sırtımdan dokunan ellerle yerimde keyiflice kıpırdandım. Sıcacık elleriyle komple belimi sırtımı göğüs altımı lan lan lan bu ne yapıyor!

"Yavaşş!"

"Ne var? Sevgilime dokunmayacak mıyım?"

"Sevgilinin başı ağrıyor."

"Yok artık!"

"Vallahi çok ağrıyor. Hatta şunları yerleştireyim sobanın arkasına geçip biraz uyuyacağım."

"Bende neler düşünmüştüm belki birazcık-"

"Çınar! Biz öyle bir çift miyiz? Ahlaklı ol azcık."

Dedikten üç dakika sonra öpüşerek yürümeye başladık. Deli gibi öpüşüyorduk. Ağzının içinde kaybolmuştum. Onun tadı ruhumu esir almış ve tüm acılarımı yok etmiş gibiydi. Ağzımdan kaçırdığım kısacık bir inlemeyle kendini bana bastırdı. Lan o ne öyle! İnsan değil gerçekten bu insan değil!

"Çınar dur yoksa ben durmayacağım."

"Ben gerektiğinde seni durdururum bana güven."

"Güvenmeli miyim?"

Dudaklarını tekrar boynuma bastırdığında tamamen kendimi ona bıraktım. Amaaan sikerse siksin canım ne yapayım. Canımdan değerli mi sanki? Azıcıkta şuralarıma doğru öpsen keşke. Aaay ne diyorum ben!

"Çınar yapma."

"Bana bırak."

O hırıltılı nefesini sizde duysanız sizde durma devam et dersiniz. Gerçekten. Bu adamın sesi öpüşürken daha güzel çıkıyordu.

"Beni öldürüyorsun. Zeynep. Şah damarını koparmak istiyorum şuan."

"Biraz daha ısırırsan zaten kopacak."

Ağzıma tekrar yöneldiğinde ellerimi destek almak için bir yere koymak istedim ve bu çabamı fark edip avuçlarının arasına alarak boynuna yönlendirdi beni. Resmen salak olmuştum yeni yetme ergenler gibi elimi kolumu nereye koyacağımı bilmiyordum. Gerçi Çınar bey bayağı iyi biliyordu bu konuları! Bakın şu an sinirlendim. Kaç kızı öptü acaba bu adam?

Zeynep çek kendini geriye. Bir şekilde dur. Durman lazım. Ama çok güzel öpüyor. Çok güzel dokunuyor. Devam etse mi acaba? Yok etmesin. Etmemeli.

İki avucumla omuzlarına yüklendiğim de geri çekti kendini. Nefesindeki o heyecanı yüzüme vuruyordu. Gözlerini gözlerime dikmiş bir şey dememi bekliyordu ama ben kalbimin atışını dinlemekten dikkatimi toparlayamıyordum.

Kalbim at gibi atıyordu. Böyle bir heyecanlanma yoktu sanırım. Yani en azından Selim'le öpüşürken böyle bir heyecanlanma olmamıştı. Kalbim gümbür gümbürdü. Onunki de öyleydi. Hatta boynunda atan damarı görebiliyordum. Öpmek istedim ama öpemezdim. Öpersem en başa sarmış olur ve istemediğimiz şeyler yaşamış olurduk. Ve ben zaten böyle şeyler yaşamak için hazır değildim.

Şiş-MAN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin