Öyle bir bakış at ki. Kalmasın taş taş üstüne. Sen aşkı öyle bir canıma kat ki.Taşsın yüreğimde. Hadi çıkart içindeki saklı cenneti. Zaten sevişiyorsun benimle vücut dilinle...
Sabahın köründe enfes bir kahvaltı yapmıştım ve gerçekten insan üstü yemiştim. Çınar ekmeği bile çavdar almıştı. Çayımız yeşil çaydı. Ya bir adam bu kadar düşünceli olamaz! Ben içiyorum diye oda içmek zorunda değil ki? Ama içiyor. Bu hareketiyle bir tık daha öne geçti.
Yalnız bir düşünüyorum da masada oturan yakışıklı adam benim olmaz derken benim olmuştu. Bu hayatta her şey olabilirmiş. Artık gerçekten inancım artmaya başladı. Bir on beş gün öncesinde birisiyle tanışacaksın hayatın değişecek deseydi: "Hassiktir oradan. Hayatımda Barış olmadan benim hayatım düzelmez." derdim. Ama Barış yoktu. Karşımda bana benden daha çok değer veren bir adam duruyordu.
"Spora çıkacak mıyız?"
"Çıkarız güzellik."
"Hava yeni aydınlanıyor ve biz kahvaltı yapıyoruz şaka gibi."
"Uyumadım ben hiç spor dönüşü bir kaç saat uyurum sende evi toparlarsın olur mu?"
"Olur tabii ki gerçi temizlemişsin sen."
"Olsun bir kadın eli değmesi her zaman iyidir."
Temizlik yapmayı severim de. Yemek yapmayı daha çok severim. Keşke beni mutfağa soksa ve ona hünerlerimi göstersem. Neyse bu günlük idare edeceğiz. Temizleriz evini ne olacak!
***
Spor için kendimi hiç enerjik hissetmiyordum. Ama Çınar'ın zoruyla parkuru tamamlamıştık. Artık iki dakikadan fazla süre koşabiliyordum. Zaten Çınar sürekli koşmamın ciğerimi açacağına ve daha uzun süre dayanabileceğimi söylemişti. Çınar'ı ikinci turda bırakıp kendim koştum.
"Süpersin hatun!"
Gülerek kendimi yere bıraktım ve bacaklarımı ovmaya başladım. Sanırım olacaktı. Bu günde tartılmayı unutmuştum ama olsun yarın sabah yurtta tartılırdım. On beşinci gün olacaktı acaba iki kilo vermişmiydim diye içim içimi yiyordu.
"Kalk terin üzerinde soğuyacak."
"Soğusun. Of bacaklarımı hissetmiyorum."
Bacaklarımı Çınar ağacının gövdesine dayamış ve tepeye dikmiştim. Çınar'da yanımda oturmuş saçlarımla oynuyordu. Bir hışımla fırladı yerden.
"Köpek geliyor koş!"
Şu dünyada en korktuğum hayvanlardan birisi köpektir. Hayvanlardan tiksinmiyorum bakın korkuyorum direk. Hayvandır ne olacağı belli olmaz diyenlerdenim. Kalkıp arkasına geçtim etrafıma bakınmaya başladım.
"Hani nerede?"
"Gitti ya şu tarafa doğru."
"Çok kötüsün! Yok değil mi köpek falan! Kaldırmak için yaptın!"
"Eh terin soğuyacak üzerinde sonra hasta olacaksın."
"Yaa Çınaar.."
Düşünmekten ölecek! Gerçekten kendimi çıtkırıldım kızlara benzetmeye başladım. Yüz küsür kiloda bir kızsınız ve etraftaki çoğu erkeğe oranla yakışıklı bir sevgiliniz var ve de üstüne üstlük adam düşünceli!
Spor salonunda da çalıştıktan sonra eve geri döndük. Ellerim üşüdüğünden dolayı elini tutmak istemiştim ama dedikleri aklıma geldi. Hem Barış...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
Fiction généraleEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...