A ciğerim söyle neyleyelim, sevmeyelim de taşa mı dönelim?
***
Sümeyye neden bu kadar şanslıydı? Kız bu resmen Biscolata erkeklerinin arasından kaçıp yanımıza gelmiş. Ay vallahi onlardan. Ağzım açık şekilde ona bakmaya devam ettim. Tamam Sümeyye dini kurallara uyan ya da uymaya çalışan bir insandı ama hepsini bir tamam yapmıyordu. Haramı helali bilirdi fakat erkeklerle aynı masada oturabilen bir insandı. Yani otururdu fakat ellerini sıkmazdı bir yerlerine dokunmazdı. Ben ise o masada kaç erkek olursa olsun el şakası yapabilecek bir kızım. Sanırım tüm musibetlerin beni bulmasına pek de şaşırmamak gerekiyor. Allah'ım çok büyük gerçekten.
"Merhaba."
"Merhaba."
Çocuk hepimizin elini sıkmıştı. Sümeyye garip şekilde çocuğun yüzüne bakmamaya çalışıyordu. Ben her zaman ki gibi kendimi ortaya atmıştım. Tabii ki önce çocuğun yanımıza oturmasını sağlamıştık. Ay çocuk diyoruz da bu bildiğin vay anasını avradını satayım yakışıklısı!
"Sinan ben. Sümeyye memnun oldum."
"Bende memnun oldum Sinan."
"Evleneceğim kız fotoğraftakilerden daha güzelmiş."
Çocuk gözlerini Sümeyye'ye dikmiş ve her ayrıntısını inceliyordu. Lan! Çok bakma nazar değdireceksin derken kızın önüne eğildim resmen bana baksın, kıza bakmasın diye uğraşıyordum. Gülerek bana baktı kafasını sağa eğerek. Sağa eğmesinin sebebi ise Sümeyye'yi görmeye çalışmasıyla alakalıydı.
Ay daha fazla dayanamayacağım.
"Sizin şu söz işini halledelim artık. Bu gün benim doğum günüm ve ben sizin şu saçma durumunuzla uğraşıyorum!"
"Canım benim ya... Üzgünüm çok... Kalkalım mı?"
Beraber kalktık. Sinan hesabı ödemişti. Çocuk bir sıfır önde gidiyordu. Sümeyye sadece susuyor tek bir kelime dahi etmiyordu.
"Kızım bir şey söylesene! Hangi söz bohçası daha güzel."
"Ne bileyim Zeynep al birisini işte. Bunlar basit şeyler."
"Evliliğimizin ilk taşları bunlar. Basit olamaz."
"Ne evliliği Sinan! Bana sordular mı sanıyorsun evlenmek için? Daha YİRMİ İKİ YAŞINDAYIM!"
"Sakin ol. Gel biz seninle oturalım biraz şurada."
"İstemiyorum. Zeynep sende al şunları gidelim artık."
Hemen listedekileri alıp oradan çıktık. Sümeyye'nin bu kadar kötü davranmasının sebebini anlamayacak kadar kötü bir arkadaş olduğumu düşündüm. Poşetleri Sinan'ın eline tutuşturup Sümeyye'nin koluna girerek öne doğru çektim.
"Sümeyye çocuk çok kötü birine benzemiyor."
"Zeynep rica edeceğim üzerime gelme."
"Bir şans ver."
"Ne şansı ya? Evleneceği kişiyi annesine seçtiren adama şans falan vermek istemiyorum."
"Vermelisin, belki de hayırlısı bu dur Sümeyye."
"O konuda haklısın. Neyse olacakla öleceğe çare yok. "
Sinan'a dönüp göz kırptıktan sonra ondan güzel bir gülümseme aldım. Çocuğun hakkını yememek lazım. Yakışıklı, saygılı ve anlayışlı duruyordu. Tamam bunlar bir evlilik gerçekleştirecek kadar yeterli olmayabilirdi ama en azından bir seviye idi. Of içim şişti bunların melankolilerinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
Genel KurguEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...