Keyifli okumalar :)
Güvendiğim ne varsa yıkıldı, sen sapasağlam durdun...
***
Beş parçaya ayrılan bir yoldaydım. Ağaçlara tutunarak yolumu bulmaya çalışıyordum. Kocaman Çınar ağaçlarının arasında ilerlemekten yorulmuştum. Bacaklarım titriyor ama o karanlığı aşmam gerektiğininde farkındaydım. Yapraklardan gelen seslere odaklanmaya çalıştım. Siyah bir siluet bana doğru ilerledi ilerledi ilerledi.
"Onu seç!"
"Kimi?"
"Onu işte bak orada üçüncü yolun sonunda olanı!"
Her yolun sonunda bir Çınar ağacı vardı. Hepsine tek tek dokunmak istiyordum ama o siluetin gösterdiği üçüncü ağaç çok çok ışıltılıydı. Parlayan bir gövdesi vardı ve bu benim ona doğru ilerleme mi sağladı.
İlerledim. Uzun bir süre ilerlediğim. Ağaçlar yavaş yavaş küçüldü. Minicik olmaya başladılar. Lan! Bunlar insan siluetleri. En başta Selim sonra Eyüp dördüncüsü kimdi tanımıyordum. Ama üçüncüsü Çınar'dı. Bana gülümseyen gözlerle bakıyordu. Beşincisi ise Barış idi. Kollarını kocaman açmış ve yanaklarını şişirmişti. Bir insan rüyasında bile benimle dalga geçebilir miydi?
"Orospu çocuğu!"
"Uyan. Uyan güzelim. Kabus görüyorsun."
Dürtüklendiğimi hissettim. Ve Çınar'ın kulağımı dolduran o güzel sesini duydum. Boynumda dolaşan parmakları oluşan ter damlacıklarını siliyordu.
"Ne gördün?"
Doğrulup komodin de duran su bardağını bana ulaştırdı. Eliyle yüzüme dokunuyor ve gözlerime dikkatlice bakıyordu.
"Rüyanda bile küfür ediyorsun."
Cevap verecek gücü bulamıyordum kendimde. Göğsüm kuş misali çarpıyordu.
"İyi misin? Ne gördün bu kadar korkacak?"
Elini göğsüme koyup inip kalkmasını kontrol etti. Elini koyunca irkilmiştim. Kendimi yastığa geri bıraktım. O dördüncü kişide kimdi?
"Bir duş alayım ben."
"Tamam."
"Kapıda bekler misin beni?"
"Tabii ki istersen klozete bile oturabilirim."
Gözlerimi devirip üzerimdeki atletten kurtuldum. Ilık suyun altına girdiğimde kafamdaki tüm düşüncelerden kurtulmaya çalıştım. Ama olmuyordu. Hıçkırmaya başladığımda kapı tıklanmaya başladı.
"İyi misin? Ne oldu!"
"İyiyim. Sadece rahatlamaya ihtiyacım var."
"Uzun zamandır içeridesin. Çık hadi."
"Çıkmak istemiyorum."
"Çık hadi bebeğim. Saat geç olmadan spora gidelim."
"Saat kaç?"
"Yediye geliyor."
Saçımı havluya dolayıp vücudumu kapattım. Kapının önünde beni bekliyordu. Çıkar çıkmaz hemen sarıldı vücuduma. Kendimi iyi hissetmiyordum. Ama toparlanmam lazımdı. Toparlanmam lazımdı.
"İyiyim giyineyim ben. Bugün iki tane kısa sınavım var. Spor yapacak halimde yok."
"Güzelim neden böyle yapıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
Fiction généraleEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...