Merhabalar :) Keyifli okumalar!
Kimse sen gibi kimse ben gibi olamaz biliyoruz ikimizde bal gibi...
***
Ne güzeldik bu akşam. Hediyelerimiz sarılmamız birbirimize dokunuşlarımız. Artık gerçek anlamda sevgili olduk derken. Tamamen onun duygularıma kendimi kapılmış bulmuş iken nereden çıkmıştı bu rüya?
Çıkmasına çıktın peki ben neden gecenin bir köründe Çınar'ın yatağında Barış'ı aradım? Hadi onuda yaptım neden Çınar'a bu kadar kötü davrandım? Acaba ruh ve sinir hastalıklarına falan mı gitmeliydim? Beni biraz yatırsınlar hastaneye bence. Ulan Zeynep gak desen su guk desen ekmek veren bir adam var sen tutturdun Barış diye! Ne var şu Barış'ta?
Ah. Ne yok ki? Kara gözleri, kirli sakalları, güzel elleri, güzel kokusu, uzun boyu... LAN! Bunların hepsi Çınar'da da var! Ya tamam bunlar somut şeyler bunları karşılaştıramam. Soyut olan, tarifi imkansız olan bir duygum var ona karşı. Acaba elde edemediğim için mi böyle? Yoksa beni bu kadar aşağıladığı için gurur meselesi falan mı yaptım?
Saatlerce yatakta bunları düşündüm. Sonra baktım ki ne gelen var ne giden bende kalktım yerimden. Moralim çok bozuktu. Canım hiç bir şey yemek istemedi. Bu arada uzun zamandır tartıya binmiyordum en son yüz bir kilo falandım. Şimdi zamanımı Zeynep! Demeyin benim Çınar'la başlama sebebim kilo vermemdi. Tamam sonradan onunla güzel vakit geçirdim, onunla aynı evde yaşadım. Kalbimin bir kısmını ona verdim. Allah beni kahretsin ya ben nasıl böyle bir hata yaparım. Çınar'ı kaybedersem ben deliririm!
Şimdi sakin olup bir şekilde kendimi affettirme planı yapmalıydım. Tamam Çınar'cım çabuk affederdi ama yinede benim gönlümün rahat olması için ona özel davranmalıydım. Benim için Barış'tan önemli olduğunu bilmeliydi. Peki Barış'tan önemli miydi?
Bu soru beynimi kurcalarken kapının açılma sesini duydum. Uyu Zeynep. Uyuduğunu düşünsün. Ama uyuyacak kadar rahat olduğunu düşünürse? Yani hiç üzülmemiş bir de üzerine uyumuş derse? Tamam uyuma kalk yatakta otur. Ayak sesleri yatak odasına doğru gelirken ben beyaz yorganı bacaklarıma doğru çektim. Koşu ayakkabıları elinde, tişörtünü çıkarmış ve ıslak saçlarıyla kapıda durdu. Yüzü gülüyordu. Bende güldüm.
"Yağmur mu yağıyor?"
"Biraz çiseliyor. Uyumamışsın?"
"Uyuyamadım, sen yokken."
"Duş alıp geliyorum. Gelmek ister misin?"
Ben ve o aynı duşakabinde. Ay. Öldüm. Aha Zeynep! Kızım yap bir delilik gir onunla hem affettirmiş olursun kendini. Ama çıplak görecek beni. Görürse görsün ne yapayım yazın tatilde bikiniyle görecek şimdiden neyle karşı karşıya kalacağını bilsin. Ama bikiniyle duş almıyorum sonuçta. Ya aman koyverdim gitsin dedimde adam duşa gideli on beş dakika oldu. Son üç dakikası çıkmak için. Koş Zeynep bari son dakikaları yakala.
Nefes nefese banyoya ulaştığımda Çınar'ın içeriden gelen sesini biraz dinledim. Bilmediğim bir yabancı şarkıyı mırıldanıyordu. Ya tamam utanıyorum bakmayın öyle bana bön bön. Soyunduktan sonra üzerime bir havlu sardım. Duşakabin buzlu cam olduğu için içeri girdiğimi fark etmedi sanırım. Ya da görmemezliğe veriyor. Allahım kızarmaktan mor haline gelmişim ben.
"Çıkarma iç çamaşırlarını."
"Ne?"
"Ya on dakikadır havluyla dolaşıyorsun. Giriceksen gir yoksa ben çıkıyorum."
"Ya Çınar utanıyorum."
"Çıkarsam zorla çıkarırım üzerinden."
"Tamam tamam geldim ama göbeğime bakmayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-MAN (TAMAMLANDI)
General FictionEkmek de anne şefkati, kebap da babamın sıcaklığını... Künefe benim bebeğim. Bir de kaymağı varsa üzerinde durun ben bir dua ritüeli yapıp geleyim. Mutluluk zor değil. En yakın restorana gideyim. Bir buçuk İskender üzerine de kaymaklı bir künefe yer...