Bölüm 15

5.2K 409 78
                                    

Karabiberim vur kadehlere. Hadi içelim acıların yerine diyoruz da alkol ödem yapıyor biliyor musun canısı?


***


"Yaa Çınaar."

Bu cümleyi sürekli söylemek istiyorum ama sürekli. Çünkü şu bir hafta içerisinde tanıyıp tanıyabileceğim ve bu kadar hızlı alışabileceğim... Aramızda kalsın ama hoşlanabileceğim tek adam oydu...

Mizacım gereği hemen birileriyle kaynaşabilirdim. Hormonlarım yüzünden güzel erkekleri beğenebilirdim ama Çınar bir farklıydı. Bir abi, bir baba şefkati vardı onda. Gözümden akmasını istemediğim bir yaşı sol elimle geri ittim.

Çınar ağacının altında küçük bir kütük. İki tane kadeh var kütüğün üzerinde sadece. İki tane de dilek balonu. onları görünce inşallah yakmayız ormanı diye düşünmedim değil. Bu dizilerdeki konsept olan gül yok mum yok sandalye yok kalpler çiçekler yok. Sadece arabanın farları aydınlatıyor gecemizi...

Kütüğün etrafında ise sanırım oturmak için o kütükten bir tık küçük iki tane kütük daha vardı. Elimi değil. Bileğimi tutarak, yanına çekti beni.

"Zeynep. Çok yeniyiz. Biz olmamız lazım. Bilmiyorum, o kafeye girmeden önce hissetmiştim bunu, Gizem seni bana anlatırken ya da seninle vakit geçirdikçe de hislerimin doğru yönde olduğunu ve hiç bir zaman onları dinlemekten vazgeçmeyeceğimi bilmeni isterim... Beni az çok tanıdın değil mi? Ben senin gerektiğinde baban olurum, gerektiğinde erkek arkadaşın, gerektiğinde ise sevdiğin. Erkek arkadaş ve sevdiğin olmak çok ayrı şeyler. Biliyorum Gizem bana anlattı dün bir kaç bir şey. Barış'la ilgili olanları. Ben demiyorum ki sana yarından itibaren onu unut benimle yeni bir sayfa aç. Ya da Selim'le her ne yaşadıysan umurumda değil. O kapatamadığın sayfaları beraber kapatalım istiyorum. Benim omzumda ağla. Benim dizimde Barış için acı çek. Benim göğsümde Selim'e küfür et. Ama benim yanımda ol tamam mı?"

Hay! Hakk! Şimdi böyle güzel konuşan adama ne cevap verilir ki? Hem ne derler bazıları unutulmayı, sevilmekten daha çok hak ederler. Denemeli miyim? Bilemiyorum. Çınar çok iyi birisi. Yakışıklı, anlayışlı. Ama o minicik tutku var ya. O minicik tutku yok içerimde. Barış'ı gördüğümde kalbimin boğazımda atması gibi. Meleklerin midemde imza toplaması gibi olan hisler Çınar'da yok. Adam gibi adam evet ama yok işte yok!!

Diğer yanımda salak Zeynep seni isteyeni istemen daha kolay olur diyor hem sürekli yanında. Bir denesen ne olur ki? Ne kaybedersin? Denemez isem  onu kaybedebilirim. Bu iş gerçekten karmaşık hale geliyor, şu kütüğü kafama geçirip toptan kurtulmayı mı denesem?

Bileğimi bırakmadan kütüklerin önüne geldik oturduk. Bir süre durduk. Arabadan güzel bir müzik geliyordu. Kulağımı ona verip sadece sustum.

"Kadehleri boşuna mı getirdin, eğer öyleyse büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağım."

"Olur mu öyle şey?"

Gülerek arabasının yanına gitti. Termos mu ya o? Kadehte çay mı içeceğiz? Ne kadar da orijinal bir bey diye düşünürken kadehimden yükselen tarçın ve karanfil kokusu yükseldi. Allah! Sıcak şarap mı o? Ya sana hayır demek istesem de şu anda diyemem. Tarçın kokusuyla sevişmeyeli uzun zaman olmuştu. En son bir kaç sene önce içmiştim. Lan yalnız ben ne zamandır alkol almıyorum bununda alkol yüzdesi fazla çarpmasın beni?

"Beni can damarımdan vurdun."

"Beğenmeyeceksin diye korkmuştum."

"Nereden tahmin ettin sevebileceğimi?"

"Biraz his birazda sen tarçını seviyorsun oradan."

Tarçını sevdiğimi nereden biliyor?

"Tarçınlı duş jeli kullanıyorsun. Tarçın tonları makyaj yapıyorsun. Birde ilk gece tarçınlı kek yemiştin."

"Bu ne dikkat!"

"Bizde böyle."

Kadehimden bir yudum almıştım ki o elindeki termosumsu şeyi arabaya götürdü. Gelen müzikle gülümsedim. Sanırım bu gece ağlamaktan harap olacaktım. Kadehini bırakmadan benimkini de bıraktırmadan ayağa kaldırdı. Fonda Levent Yüksel-Medcezir çalıyordu. Bu akşam ki gibi elimden tutarak dans etmek yerine bir elini belime diğer elini de omzuma koyarak beni dansa teşvik etmişti. Yavaş hareketlerle yerimizde kıpırdadık. Şarkı bittiğinde omuzuna yatarken bulmuştum kendimi. Şarkının sonuna doğru gözlerimi açıp kulağına fısıldamıştım:

"Şarap çok ödem yapıyordu değil mi?"

Kahkahası kulaklarımın en derin köşesinde kendine yer bulmuş ve tutuşunu sıkılaştırmıştı.

Şiş-MAN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin