Multimedia'da Talha var :D
"Buğra hangi parka gidelim ?"
"Bostanlı parkı. Oraya korumalarla gittiğimiz de de hep sen aklıma geliyorsun. Sanki seninle oynuyormuşum gibi oluyor." Dedikleriyle biraz duygulandım. Buğra beni cidden seviyordu, ben de onu.
Bir iki saat parkta oyalanıp geri döndük. Saat zaten 8 oldu. Eve girip elimizi yüzümüzü yıkadık. Buğraya pijamalarını giydirip mutfağa indim. Aç karına olan ilaçlarını zorla da olsa verdim ve yemekleri ısıttım. Eşek herif hemen salona kaçtı. Buğranın Sünger Bob lu tabağına çorba koydum.
"Hadi Buğra artık gel!" diye bağırdım.
"Tamam geldiiim." o da bağırdı. Bir süre sonra Buğra mutfağa indi. Sandalyeye oturup yemeğini yemeye başladı. Çorbayı düzgün içemiyordu ama benim yardım etmemi de istemiyordu. Gururlu çocuk ne diyeyim. Yemeğini bitirip yukarı çıktı. Ben de tabağıma çorba koydum ve masaya geçtim.
Sema abla müthiş yemek yapar. Her yemeği gibi çorba da mükemmel. Kendime mantı koymaya giderken kapı çaldı. Doldurduğum tabağı masaya koydum. Koşarak kapıya koştum ve direk açtım. Karşımda Baran bey kaşları çatılmış ve sinirlenmiş şekilde dikiliyordu.
"Buyrun Baran bey." dedim ve kenara geçtim. Hırsla içeri girdi ve:
"Neden kapı deliğinden bakmıyorsun? Hadi onu geçtim neden 'Kim o?' demiyorsun? ? " Bağırmıştı ve ben şu an Baran beyden ölümüne korkuyorum.Haklıydı aslında ama yaptığım hatayı bu kadar sert bir şekilde yüzüme vurmasına gerek yoktu.
"Özür dilerim Baran bey. Bir daha olmaz." kafasıyla onaylayıp kapıyı çarptı. Uzatmadı ama hala kızgın olduğu belliydi.
Korktuğumu belli etmemeliyim. Ben kimseden korkmam ilkesini zaten yeterince çiğniyorum. Bari belli etmeyeyim."Baran bey karnınız aç mı?"
"Mantı var mı ?" dedi ciddi sesiyle. Nedense birden gülesim geldi o kadar mantıyı kim yiyebilir ki?
"Evet. Daha yeni ısıttık." yanımdan geçip yukarı çıktı. Galiba ellerini yıkayacak. Mutfağa geçip tabağa mantı doldurdum. Yanına da yoğurt koydum. Baran beyle aynı masada yememek için tabağımı alıp kapıya yöneldim. Ama beliren bir karartıyla irkildim.
"Nereye ?"dedi Baran bey her zaman ki gibi sert sesiyle.
"Şey siz rahatsız olursunuz diye gidiyordum."
"Gel otur." dedi. Şaşırmıştım. Baran bey hiç bir çalışanıyla yemek yemez. Sessizce yerine geçti. Ben de yavaşça karşısında ki yere oturdum. Yemeğinden bir kaşık aldı. Ben o kadar yavaş yiyordum ki. Neredeyse bir lokmayı ağzımda yirmi kez falan çiğniyordum.
"Yarın Buğrayı size getireceğim erkenden,uyanık ol." Nasıl ya ?
"Nasıl yani."
"Şirket için bir yere gideceğim. Buğrayı götüremem. Yarın sizde duracak ertesi gün de sen bizde kalacaksın. Sana uygundur umarım "
"Tamam Baran bey. Ayarlamaya çalışırım."
Ben yemeğe dalmış otururken masanın üstünde ki telefon gözüme çarptı saat 9 olmuş Buğranın ilaç saati. Hızla yerimden kalkıp dolaptan şurubu aldım ve koşarak yukarı çıktım. Buğra odasında arabalarıyla oynuyordu. Elimdekini görünce gözleri büyüdü ve ayağa kalktı yanına giderken kaçmak için hazırlanıyordu. Ona daha çok yaklaştığımda yanımdan hızlıca kaçtı. Arkasından hem koşuyor hem de "Buraya gel hemen" diye bağırıyordum. Buğra ise gülerek kaçıyordu. Son olarak mutfağa girdi ve abisinin bacaklarına sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Patron
RomanceBir insanı tanımak uzun yıllar alır. Yanlış tanıdığını anlamak ise bir kaç saniye. Açelya canından çok sevdiği çocuğa zevkle bakıcılık yapıyordu taki patronunun eli kanlı bir mafya olduğunu öğrenene kadar. Açelya eskisi gibi rahat olabilecek mi...