"Abi ? Abla ? Napıyorsunuz siz ?" Napıyorduk biz gerçekten ? Hemen doğruldum. Buğrayı kucağıma aldım. "Sana şeker almamı ister misin ?"
Demin gördüğü şeyi unutmuş direk gülüp ellerini çırpmıştı. Çocuktu işte. Bir çocuğu kandırmak bu kadar kolaydı."Olur olur." Sıkıca sarılıp yanağını öptüm. "Hadi gidelim." Hemen yanımızda macun şekeri satan adama baktım. Osmanlı zamanının giysilerini giyen adamın yanına giderken Baran da arkamızdan geldi.
" Biraz küçük yapar mısınız ?" Adam Buğraya gülümseyip başıyla onayladı. Küçük bir macun şekeri yapıp Buğraya uzattı.
"Ben de bir tane alayım. Limon suyuna batırın lütfen. (Barana döndüm.) Sen ister misin ?" Hayır anlamında başını salladı. Adam benim de şekerimi çubuğa sarıp bana uzattı parayı uzanacağım sıra Baran elimi indirdi. "Koy onu cebine."
"Ben ödeyeceğim Baran bey. Buğraya ben alacağım dedim." Zorla parayı adama verdim. Baran kaşlarını çattı. "Bir daha olmasın." Omuz silkip Buğra'nın elini tuttum.
Bir iki oyuncağa bindiğinde iyice yorulmuştu. Zıplama odasına girdi en son. Çıktığında nefes nefese kalmıştı.
"Abla çok yoruldum." Çantamda suyu çıkardım hemen.
"Aşkım yavaş iç." Sırtı ıslanmıştı. Hemen peçete çıkardım. Sırtına koydum. "Artık eve gitme zamanı sanırım." Baran yüzüme bakıp onayladı. Zaten Buğrayla sürekli ben ilgilenmiştim. O hiç bir şey yapmamıştı. Sadece oturup telefonuyla oynadı. Ne harika bir abi ama (!).
Eğlence merkezinden çıkıp arabaya bindik. Saat aksam 7ye geliyordu. "Seni eve bırakayım." Başımla onayladım. "Bir sokak önce indirin. Apartmanda çok konuşuyorlar." Anlayışla kabul etti. Kısa sürede bizim mahalleye gelmiştik. İstediğim yerde beni indirdi. "Teşekkür ederim Baran bey." Buğraya döndüm çoktan uyumuştu. Gülümsedim. "İyi akşamlar." Baran başıyla onayladı. Gözlerine bakınca neredeyse öpüşeceğimiz aklıma geldi.
"İyi akşamlar." Arabanın kapısını kapattım.
Yavaş yavaş mahallede yürüyordum. Lânet olsun ki en sessiz mahallede yürüyordum. Dedem geceleri burda uyusturucu kullanan insanların olduğunu söyledi. Ona inanmazdım ama şu an tam tersine canı gönülden inanıyordum. Adam kesseler duymazdı kimse. Çok kuytudaydı.
Arkamdan bir ayak sesi duydum. Hızla arkamı döndüm. Karanlıktan bir şey görünmüyordu. Önceden hava bu saatte kararmıyordu oysaki.
Yanlış duyduğumu düşünüp önüme döndüm ve daha hızlı yürümeye başladım. Bu sefer 4 5 adım sesi geldi. Bir hışımla döndüm arkama.
"Kimsiniz ?!" Telefonumu elime aldım. "Kimsiniz dedim ! Polisi arayacağım !." Arkamdan bi cıklama sesi geldi.
"Sana hiç yakışmıyor bu haller." Sese döndüm.
Adamın yüzünde burnundan itibaren çenesini kapatan bir maske vardı. Gözlerine dikkat kesildim. "Tanıyamadın mı ?" Tanıyamamıştım. "Tanıyamazsın tabii ya. Daha tanışmadık."
"Tanışmak istediğimi sanmıyorum." Arkama dönüp koşa aktım ki arkamdan biri kollarımı tuttu. "Bırak beni !" Tepiniyordum ama adamın elleri daha da sıkılaşıyordu. Kafamı hızla geri attığımda arkamda ki bedenden acı bir nida döküldü.
"Rahat dur dedik !" Maskeli adam ıslık çala çala yanıma geldi. Boynuma bir şey batırdı. "Ah ! Bırak beni hayvan. Ben kimin çalışanıyım biliyor musun sen ?" Adam burnunu yanağıma değdirdi. Bi an iğrendim. Kafamı geri çektim.
"Çok iyi biliyorum. Bana oynadığınız oyunu da." Adam yüzüme bakıp maskesini yavaşça indirdi. Şaşkınlıkla gözlerimi açtım. "Sen...." Uykum geliyordu. Batırdığı iğne yeni yeni etkisini gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Patron
RomanceBir insanı tanımak uzun yıllar alır. Yanlış tanıdığını anlamak ise bir kaç saniye. Açelya canından çok sevdiği çocuğa zevkle bakıcılık yapıyordu taki patronunun eli kanlı bir mafya olduğunu öğrenene kadar. Açelya eskisi gibi rahat olabilecek mi...