4.6

4.6K 360 81
                                    

Nereye gittiğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Bırakıldığım şey kör deliliğin içindeydi. Parmağım tetiğin etrafına sarılmıştı, silahın içinden çıkan merminin gücü hissediliyordu, ve sonra birden Norman'ın dizinde kanayan karanlık bir delik vardı. Çok hızlı olmuştu, öyle aniydi ki şimdi bile yaşananlar tam olarak gözümün önüne gelemiyordu.

Fakat o öldürülmemişti. Bu nedenle dönmem, ve gardiyanların şüphesiz saniyeler içinde burada olmasına sebep olacak silah sesinden kaçmam gerekiyordu. Kaçmak o anda en iyi seçenek gibi görünüyordu. Fakat şimdi, karanlık koridorlarda yalnız başıma dolanıyordum. Evet, hala silahım vardı, fakat bir daha tetiği çekmek istediğim söylenemezdi.

Bu nedenle koştum, boşluğun içinde Harry'den bir iz ararken gözlerimi hızla kırpıştırıyordum. Keşke onu benimle birlikte dolaba sürükleseydim, diye düşündüm. O uyanana kadar, birlikte oturabilirdik. Fakat gardiyanlar saniyeler içinde koridora doluşurken onu sürüklemem gereken dolap çok uzaktaydı; kendimi de yakalattırmadan dolaba gitmemiz imkansızdı. Bu nedenle ona, söylediği gibi güvenmeliydim.

Fakat o, şu anda enstitünün karanlık koridorlarında tek başıma dolaştığımı ele alırsak, başaramadığım üzere dolapta kalıp beklememi de söylemişti.

Kalbimin atış hızı, atlattığım şeylerden sonra normale dönmesi gerekirken, kafamdaki bir düşünce ile daha da hızlandı; kesinlikle, ve tamamen yalnızdım. Onun nerede olduğu, veya ayık olup olmadığı hakkında hiçbir fikrim olmadığından yapabileceğim tek şey çaresizce onu aramaktı. Tamamen yalnız başıma.

Her köşede onu ararken, enstitünün korkuları ile ilk defa tek başına karşılaştığımın farkına vardım. Bu binaya adımını attığından beri Harry'ye bağlıydım; bunu bilsem de, bilmesem de. O benim kalkanım olmuştu, Wickendale'in ağır koşullarını kendi sırtında taşımış, ve beni neredeyse tamamen hafif hissettirmişti. Benim tek cezam bunu izlemek olurken benim için hücre hapsine gitmiş, elektroşok tedavisi görmüş ve kırbaçlanmıştı. Ve şimdi bir korumam olmadan, yanımda sadece işe yaramaz bir silah ile, yalnızdım.

Ve sonra birden yalnız değildim. Nereden geldiğini anlamadığım biri, küçük bir ses ile kendini belirtti. Ses uzaktan geliyordu, fakat yaklaşıyordu. Anladığım üzere tam da köşedeydi. Daha farkedilmeden, duvarın içindeki çıkıntıya saklandım. Duvar içeri doğru yaklaşık iki adım girmişti, bir tarafında koridor ve diğer tarafında büyük bir kapı vardı. Anca benim sığabileceğim kadar büyüktü.

Durup, gelen sesleri ayırt edebilmeye çalışırken oldukça sessizdim. Bu bir gardiyan gibi değildi. Anahtar şıkırdamaları yoktu ve hareketleri oldukça yavaştı. Fakat bu bir hasta gibi de görünmüyordu. Çoğunda olduğu gibi düzensiz adımlara sahip değildi, ağır-titrek nefesler almıyordu ve mırıldanmıyordu.

Bunların yerine bir sürükleme sesi vardı. Sanki biri kendinden geçmiş başka birini sürüklüyordu, vücudundaki kumaş ve ayakkabıları yere vuruyordu.

Harry.

Hayır, bu o olamazdı. Bu imkansızdı. Çünkü eğer benim yönüme gelen şey kendinden geçmiş bir beden idiyse, onu sürükleyen biri olmalıydı. Fakat bu ikinci kişi duyulmuyordu. Ayak sesleri yoktu. Sadece o dengesiz, garip ses vardı. Fakat her iki ihtimalde de, yaklaşıyordu. Sırtımı duvara iyice bastırdım ve hiç gözükmemeleri için bileklerimi düz bir konuma getirdim. Şimdi sadece birkaç metre ötedeydi, ve beni her saniye görebilirdi. Çantaların hala sırtımda olduğundan emin oldum ve silahı elimde sıkıca tutarak sıktım.

Çok geçmeden ses çok yakındı, ve ben eğer kişi bir adım daha atsaydı rahatlayabileceğimden çok emindim. Fakat sonra, tam köşeyi dönerken, birden kesildi. Durmuştu, tam yanımdaydı. Nefesimi tuttum ve yerimde durmak için kendimi zorladım. Fakat sadece sessizlik vardı, yanımdaki kişinin nefesi bile duyulmuyordu. Hiçbir şey yoktu. Sadece ben ve benden muhtemelen birkaç adım uzakta olan kişi arasındaki durgunluk vardı. Bunu hissedebiliyordum, birinin varlığını. Ve onun da bu hissi alabileceğini düşünerek, yerimden kıpırdamadım.

psychotic | [türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin