4.8

6.6K 330 145
                                    

Rüzgarın homurtusuyla, problemli ergenlerin yaz akşamlarında yaptıkları gibi koştuk. Korkumuzdan, acımızı geçirmek veya özgürlük için koşmuyorduk: zaten özgürdük. Koşuyorduk çünkü içimizde kabaran bu deli heyecanı atmanın başka bir yolu yokmuş gibi hissediyorduk.

Üzerinde çiğ oluşmuş çim ayaklarımın altında gıcırdıyor, ve aylar sonra ilk defa rüzgar kulaklarımda çınlıyordu. Ağaçlardaki yaprakların tenime değmesi için kollarımı esnettim, ve ıslak vücudumla kışın soğuk havasını karşıladım. Harry işte orada, tam yanımdaydı, "Yaşasın!" gibisinden bir şeyler söyleyerek gülüyor, ve rüzgarın homurtusundan daha gürültülü bir şekilde bağırıyordu. Bu sanki lise öğretmenine bir eşşek şakası yapmış, ve o anın coşkusuyla sarhoşmuşuz gibi bir histi.

Sıkışmış bir hücrede bir sürü ay geçirmiş, dolu bir binada aylarımı harcamış, gri çürümüş duvarlarla onlarca ayımı ziyan etmiştim. Fakat şimdi özgürdük, şimdi ileride ışık ve renk ve ikimiz vardık, bağırıp çağırarak, ve rüzgarın içinde koşarak. Polis muhtemelen şimdiden aramalarına başlamış ve Mrs. Hellman çoktan oğlunun ölü bedenini bulmuştu, ve gördüğümüz o canavarımsı ayaklı kadının nerelerde olduğunu Tanrı bilirdi. Fakat şimdi bunların hiçbir önemi yoktu. Şu anda yenilmezdik.

Dışarıdaydık.

"Az önce lanet olası bir deliler hastanesinden kaçtık!" diye bağırdı Harry, oradan duyulmayacak kadar uzaklaştığımızda. "Başardık, Rose!"

Söyleyecek kelimelerim olmadığından başımı içten bir kahkahayla geriye doğru savurdum. Bu sadece Harry'nin gülümsemesini genişletti, gamzeleri iyice belirginleşti, ve bana onu sevdiğimi yeniden hatırlattı.

Harry'ye gelindiğinde hala cevaplanmamış sorular, endişelendiren gizemler ve kaygılar vardı. Teorilerimi ve olabilecek yolları düşünmemi bırakmam için Harry'nin bazı sorulara yanıt vermesi gerekiyordu. Fakat ona güvenim hala sonduzdu. Benim için yaptığı ve söylediği onca şeyden sonra, ona güvenmemek delilik olurdu. Ve o yerde tanıştığım kişi iyiki de oydu; isteyebileceğim başka bir kişi olmazdı.

Wickendale'de işe alınmamla başlayan maceramın Harry ile ormanda koşarak sonlanması çılgıncaydı. Kaçış. Bu kelime bir süre önce aklımın ucundan bile geçmezdi. Vardiyam bitince çıkışım serbestti; saatim dolduğunda istediğim zaman gidebilme yetkim vardı. Bu normaldi. Bunu herkes yapardı, herkesin bir işi vardı ve bu da benimkiydi. Sadece benimki bir facia ile sonlandı. Nasıl olduysa işe alındıktan sonra, Harry ile tanıştığım zaman ve şimdiki zaman arasında bir deliler hastanesine kapatılıp, aylar içinde de kaçmayı başarmıştım. Yani belki de Harry ile tanışmasaydım bunların hiçbiri olmayacaktı. Belki de hayatımı darma duman eden oydu. Fakat eğer bu doğru olsaydı bile bunun için minnettardım; o hayatımda yaptığım en iyi hataydı.

Önceki halimin Harry hakkında düşünceler uydurup korkan tavrını hatırlayabiliyordum. Bu işe kaydolduğumda, neye giriştiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ve onunla tanıştığım gün kendimi neyin içine attığımdan haberim yoktu. Başta ondan nefret etmiştim, onun bakışları altında kaldığımda korkmuş ve bana yamuk bir gülüş verdiğinde midem yerinden oynamıştı. Onun farklı olduğunu anlamıştım, onunla diğer hastalardan daha çok ilgileneceğimi de. Fakat böyle olacağını yaşayacak bin yılım olsa gene de düşünmezdim. Bu karşı koyulamaz, çekici, muhtemelen deli fakat inanılmaz derecede ilgili çocuk ile kaçacağım aklıma gelmezdi. Normalde nereye gideceğim ve bundan sonra ne yapacağım konusunda fazlasıyla endişem olurdu; fakat şimdi bu şaşırtıcı bir şekilde önemli değildi.

Harry'nin Ağzından

Bu Wickendale'den ikinci ayrılışım, ilk kaçışımdı. Fakat size şunu söylemeliyim ki, kaçmak çok daha memnuniyet vericiydi. Bu adeta canlandırıcıydı, sanki içimde kaybettiğimi bile bilmediğim bir gücü bana geri vermişti. Biz durdurulamazdık. Ve aynen onun gibi hissederek yaklaşık bir saat koştuk, adrenalinimiz durup nefes almamıza izin verene kadar. Koşma hızımız yavaşlamaya başladı ve bacaklarımdaki yanma beni rahatsız ediyordu, fakat durmak istemedim ve duramadım. O yer ve bizim aramıza olabildiğince fazla mesafe koymamız gerekiyordu.

psychotic | [türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin