0.8

19.9K 856 397
                                    

"Hücre hapsi mi? Benimle dalga mı geçiyorsun?!" Küçük lokantada, oldukça yüksek bir sesle bağırdım.

Kelsey kolasını yudumlarken, derin bir iç çekerek karşılık verdi.

"Bu adil değil! Ne kadar zamandır orada?" Sesim hala fazlasıyla yüksekti.

"Adil değil mi?" diye karşı çıktı. "Rose, Harry Norman'ın lanet olası kel kafasını taş bir duvara vurup onu komaya soktu!"

"Evet, fakat beni tecavüze uğramaktan kurtardı! Aksi taktirde o pisliğin beni ne hallere sokardı, bir düşünsene," diye savundum.

"Tamam, ilk olarak sesini alçalt, herkes bize bakıyor. İkincisi, neden bu kadar savunmacı oluyorsun ki? En azından elektroşok veya işkence uygulanmadı. O iyi olacak. Sadece bir hafta boyunca orada kalması gerek."

Sıcak kahvemi tutarak, dışarıya sıkıntı dolu bir nefes bıraktım. Sanırım o haklıydı; hücre hapsi diğer bütün işkencelerden daha iyiydi.

"Ama gene de," diye başladım. "Harry'nin yaptığı şey fazlasıyla şaşırtıcıydı. Onun ne kadar psikopat veya tehlikeli olduğu önemli değil."

"Evet, sorma," dedi Kelsey. "Belki de düşündüğümüz kadar da psikopat değildir."

"Neden bahsediyorsun?" diye sordum, söylediği şey ilgimi çekmişti.

Kelsey'in sesi bir fısıltıya dönüşmüştü, söylediklerini bu odadaki kimsenin duymasını istemiyordu. "Harry'nin dün gece nasıl kafesinden çıkıp, bodrumun yakınlarında dolaştığını biliyor musun?"

Başımı olumsuz yönde salladım.

"Elektrikler kesildiğinde, oraya gitmiş."

"Bodruma mı? Neden?"

"Pek emin değilim. Fakat ne bulduğunu tahmin bile edemezsin."

Ona bakarak, daha ayrıntılı bir açıklama yapmasını bekledim.  "Üç tane ceset bulmuş"

"Ne?!" diye bağırdım tekrar.

"Evet. Fakat onlar sadece ölmemiş; derileri yüzülmüş. Ve bunlar Harry'nin kurbanları olmak için çok yeniymiş, yani dışarıda bunu yapan başka biri var."

Dikkatle dinliyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. "Tamam, tamam yani bu tam olarak ne anlama geliyor?" diyerek bir anlam çıkarmaya çalıştım.

"Bu demek oluyor ki, dışarıda Wickendale ile bağlantısı olan biri hala bu kadınları öldürüyor. Yani aşağıdaki kişileri öldüren, en baştan beri katil olabilir. Bu da, Harry'nin masum olabileceğini gösteriyor."

"Evet," diye yanıtladım. "Fakat belki de burada Harry'nin yaptıklarını taklit eden biri vardır; Harry hala suçlu olabilir. Bunu şimdilik bilemeyiz."

Kelsey kafasını salladı. "Kesinlikle. Mrs. Hellman da böyle tam olarak aynısını söyledi. O hala Harry'nin suçlu olduğunu düşünüyor, ve polis de öyle."

Sonuç olarak, bu yeni bilgi hiçbir şeyi değiştirmemişti. Tam tersini istediğimden değil ama, Harry hala parmaklıkların arkasındaydı. Fakat bunun dışında önemli olan şey bir katilin dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşmasıydı. Tam bunu düşünürken, Kelsey lafa atıldı.

"Rose, sanırım önemli bir noktayı atlıyorsun."

"Ne?" diye sordum, cevabı korkuyla beklerken.

"Cesetler Wickendale'in bodrumuna saklanmıştı," diye detaylandırdı.

"Evet, yani?" diye sordum, hala neyin önemli olduğunu anlayamamıştım.

"Yani bu cesetleri saklayan kişi enstitünün anahtarlarına sahip!" diye bağırdı, biraz efektlendirerek. "Ve bu anahtarlar, sadece burada çalışanlara verildi. Rose, katil bizim aramızda dolaşıyor."

psychotic | [türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin