3.9

4.9K 455 86
                                        

Burası Wickendale'di, suçlu deliler için bir hastane. Ve deli, tam da bu kadının olduğu şeydi. Bu kirli, bitkin kadın kısaca çıldırmıştı. Doğruyu veya yanlışı bilmiyordu. Kafası karışmıştı. Güvenilmemesi gerektiği buraya atılmasından, ve üzerindeki üniformasından anlaşılıyordu. Onun dudaklarının arasından çıkan kelimelere inanmak, neredeyse imkansızdı. Ve Harry'yi yakından tanıyor olmam, bunu daha da güçleştiriyordu. Geçmişte her ne berbat bir şey yaptığını idda ediyorduysa, kadın bunu muhtemelen karışmış aklından uydurmuştu.

Fakat bütün bunlara rağmen, o sıska parmağı Harry'ye doğru kalktığında neden midemde bir boşluk hissetmiştim? Göğsüm neden hızlıca inip kalkarak nefes almamı zorlaştırmış, ve neden kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı?

Harry'yi tanıyordum ve onu seviyordum. Ona güveniyordum. Ve kadının söylediklerinin bir yalan olduğuna inanarak bunu aklımdan çıkarmak istiyordum. Sadece başımı sallayıp, ondan uzaklaşmak istiyordum. Ona inanmak istemiyordum, fakat derinlerde bir yerde oluşan merak duygusunun yeniden beni yeneceğini hissettim.

"O ne yaptı?" diye sordum. Sesim kısılmıştı, böylece kimse bizi duymayacaktı.

Kadının siyah buklelerinden biri, başını salladığında yüzünün kenarına düştü. "Korkunç bir şey. Bunu söylememem gerekiyor. Sadece ondan uzak dur."

"Bana söylemediğin sürece uzak durmayacağım." Onun bir sonraki cevabını kabul edemeyerek oradan arııldım. Wickendale'in duvarlarında dolaşan çözümsüz sırlardan bıkmıştım, ve onlar için durup cevap beklemeyecektim.

Keskin bir nefesi akciğerlerine doldurduğu sırada, gözlerindeki mavinin oynadığını gördüm. Dudakları konuşacakmışcasına aralandı, ve kalp atışlarım gerçeği öğrenmenin isteğiyle hızlanmaya başladı. Fakat daha sonra düşünceleri ve konuşması yok oldu, tek hareket gözlerindeydi. Sol omzumda olan bir şeyin korkusu yüzünden, kocaman açıldılar. Bakışlarını takip ederek Harry'nin tam olarak yanımda durduğunu gördüğümde, sıçradım. Ve kadın oradan uzaklaştı.

Onu aniden yanımda görmenin korkusu nedeniyle hızla göğsüme çarpan kalbimle Harry'ye baktım. Ve hasta uzaklaşıp, Harry bakışlarını bana çevirdiği anda bunu gördüm. Harry'nin bütün bu zaman boyunca ona baktığını fark ettim. Yüzü onunkine kilitlenmişken, bundan emin olamasam da yüzünde korkunç bir ifade vardı; bir uyarı gibiydi. Belki de bir tehdit. Bakışları sanki ona uzaklaşmasını emrediyordu, ve bir anlığına eski Harry geri dönmüştü. Bunca ay önce, ben burada çalışan bir hemşireyken, kafeteryada giydiği maskeyi giymişti. Yeniden elini masanın altından uzatarak bacaklarıma dokunan, o korkunç seri katildi. Ve o zaman da ondan korktuğum gibi, şimdi de gözlerini saniyeler içinde de olsa siyaha bürünmüş bir şekilde gördüğümde, kalbim korku ile doldu.

Fakat daha sonra gözleri yeniden parıldadı, ve onları bana doğru çevirdi. Aniden, normale döndü. "Hey," diye selam verdi. "O da kimdi?" Ve o şey gene oradaydı, bu sefer ses tonunda gizliydi. Neredeyse anlaşılmazdı, fakat onu tanıdığımdan, fark etmem kolaydı. Saklamaya çalışsa da, uçurumun kenarındaydı.

"Neden bana söylemiyorsun," dedim. Her ne kadar ses tonumun kesici olmasını istemesem de, kadının söylediği bir şeyi yapma ihtimali, bu doğru veya yanlış olsa bile huysuzlaşmama neden oluyordu.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu, geri çekilerek. Tabii ki de benim çekilmem gerektiği kadar değil.

"Kadın senden korkuyordu. Yani, gerçekten korkuyordu."

Omuz silkti. "Üç kadının derisini yüzdüğümü düşünüyor, tabii ki de korkacak."

"O değil," dedim, başımı hayır anlamında sallayarak. "Buraya ilk geldiğin seferde yaptığın bir şeylerden bahsetti. Çocukken yaptığın bir şeylerden."

psychotic | [türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin