3.4

6.2K 456 163
                                    

Korkunun bir çok çeşidi vardı. Çoğu kendini beğenmişti. Kendi ölümünün felç edici dehşetini yaşayanlar, ve gece yanız kalmanın uğursuzluğunu tadanlar gibi. Bunlar çoğunlukla acının duygularımıza, veya bedenimize işlemesinin korkusuydu. Bazen bunu yaşamamak imkansızdı.

Bunlardan daha kötüsü ise başkalarına duyulanıydı. Bazen birini kendinizden daha çok seviyor, ve tehlikenin tüylerinizi diken diken etmesine izin veriyordunuz. Ve ben bu duyguyu birden çok kez yaşamıştım. Harry için kokmuştum ve korkuyordum, özellikle de her zaman oluyormuş gibi görünen tehlikelerin arasına girdiği zamanlarda. Elektroşok terapisindeki çığlıklarını duyduğumda, var oluşundan bile haberdar olmadığım müthiş bir endişe yaşamıştım.

Bu nedenle Norman bana ulaştığında aklımı kaçırmam gerektiği yerde, ürkmemiştim bile.

Üniforması o yıkıcı vücudunun ortalamasından çok daha büyüktü. Yüzünde hasta edici bir gülümseme vardı ve çürük dişlerini sıkmıştı. Kel kafası ve muhtemel yaşı görüntüsünü daha da kötü hale getiriyordu. Yüzündeki yılan dövmesi yüz hatlarına hoşnutsuzluk katıyor, ve onu hayatımda gördüğüm en itici adam yapıyordu.

Çoktan hızla göğsüme çarpan kalbim, o birkaç metre yaklaştığında daha da hızlanmıştı. Pekala, belki de korkmuştum, fakat daha önce olacağımdan daha fazla değil. Yerimde kalacaktım. Burada hiçbir şey yapmasına imkan yoktu, etrafta buna tanık olacak düzinelerce vücut varken.

Norman yanıma bir sandalye çekip oturduğunda, o yöne doğru kusmamak için kendimi zor tuttum. Fakat endişelerim ve onun iğrenç kokan nefesi buna hiç yardımcı olmuyordu.

Sesi koyuydu. Harry'ninkinden bile daha derindi. "Beni hatırladın mı, Rosie?"

Boynumdan geçip giden istemsiz ürküntüye engel olamadım. Verecek hiçbir cevap olmadığından, sessiz kalmayı tercih ettim.

"Senin hakkında rüyalar gördüm, bilirsin ya," dedi zaman kaybetmeden. "Komadayken rüya görmekten başka yapabileceğin bir şey yok. Ve sen onların hepsiydin. Son olarak yaşadığım anı. Karanlık ışıkta sana dokunmam, taa ki erkek arkadaşın bu küçük eğlenceyi mahfedene kadar."

"Bana elini sür ve bunu bir daha yapacak," dedim, sesimin hissettiğimden daha az endişeli çıktığını umarak. Norman'ın ifadesi tuhaf ve değişkendi. Tam olarak yerine oturmamıştı, zihninde bir sorun olduğu kesindi. Fakat cevabımı anlamış gibi görünüyordu.

Ve bunu beğenmişe benzemiyordu. Belki aklına gelen kafasını duvara vurduğu anılardı, fakat başını hızla sallamaya başladı. "Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır." Dişlerini gıcırdattı ve yumruklarını sıktı. "O bunu yapmayacak." Yüzündeki ifade sinirliydi, rahatsız olmuş, istenmedik bir düşünce zihnini kazımış gibiydi. Ve sanki bu düşünce benmişimcesine hızlıca yerinden kalktığında rahatlıkla nefesimi verdim. Tahmin ettiğimden çok daha hızlı ve kolay gitmişti. Endişelerimi de alarak, arkama doğru yürüdü ve gitti.

Fakat çok erken düşünmek gibi kötü bir huyum vardı. Arkaya gitmekten kastettiğim aslında tam da benim sırtımdı. Bükülmüş ağzı kulağımın yanında fısıldadığında, neredeyse yerimden sıçradım. "Hayır. Onun burada olmadığından emin olacağım ve başladığım işi bitireceğim."

Harry'nin Ağzından

Gece karanlıktı. Sessiz. Tamamen sessiz değildi, fakat ortada net bir şekilde duyulacak şeyler yoktu. Işığın yokluğunda gözlerim soyut bir şekilde nesneleri seçebiliyordu, fakat bütün şekiller tanıdık olduğundan endişelenmiyordum. Vücudum minderli bir yatakta uzanıyordu. Karanlık beni puslu bir uykuya sürüklerken yanlızdım fakat rahattım. Nerede olduğumdan emin değildim fakat bu önem taşıyormuş gibi görünmüyordu. Hiçbir şey önemli görünmüyordu, ve bunun bilinciyle vücudumdaki bütün kaslar rahatlamıştı. Güvendeydim.

psychotic | [türkçe]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin