6. Bölüm

11.1K 664 26
                                    

"Yakışıklı, çok beklettin beni" diyerek Ömer'e kollarını sıkıca saran genç kız odada Azra'nın da olduğunu hatırlayınca "Yeni oda arkadaşım da beni ziyarete gelmiş" diyerek Azra'yı gösterdi.

Ömer, kendisine yapışan kızı, kollarından tutarak kendinden ayırdı. Kaçamak bakışlarla etrafı inceleyen Azra'ya "Kusura bakmayın. Bu küçük hanım yüzünden buraya kadar yoruldunuz. Aslında kendisi benim-" demek istediyse de genç adamın sözünü bıçak gibi kesen bir çift göz, odada bulunan iki kişinin de sessizce yutkunmasına neden oldu.

"Sizin neyiniz olduğu beni hiç ilgilendirmiyor. Umarım işimizi düzgünce yapabiliriz. Şuan düşündüğüm tek şey bu. Size iyi günler. Benim işlerim var" diyerek cümlelerini ardı ardına sıralayan Azra, arkasında iki ürkek bakış bırakarak odadan çıktı.

"Seninki fena çıktı" diyerek Ömer'e bakışlarını çeviren kız, sanki ürpermiş gibi ellerini kollarında gezdirdi.

"Bir çarparsam seninkini görürsün Sevde" diyerek dişlerinin arasından konuşan Ömer, karşısında duran yürüyen belanın konuşmasıyla ağzını hayretle açtı.

"Göreceğim merak etme, buraya neden geldim zannediyorsun."

Sevde'nin bakışlarında yakaladığı ifadeyle ürperme sırası şimdi Ömer'e gelmişti. Bu kız hangi işe kafayı taksa elbet birilerinin başı ağrıyordu. Ve Allah biliyor ya Ömer, şuan hiç baş ağrısı çekecek durumda değildi. Zira onun şuan, çalması gereken bir kalp vardı.

****

Her gün yeni bir umut, her gün yeni bir hayat.

Genç kız, derinlerden bir bismillah çekerek yatağından çıktı. Her zaman bir sıkıntı ile karşılaşacaktı. Onun da imtihanı buydu. Şimdi yapması gereken imtihanını başarılı bir şekilde geçip sınav sonuçlarının verildiği günde rahat etmekti. Gerekli hazırlıklarını yapıp evden çıktı. Bir elinde çizim dosyası diğer elinde çantası sahile indi. Bugün biraz yürüyecekti. Arabaya gerek yoktu. Düşüncelerini topladıktan sonra taksiye binip iş yerine gidebilirdi.

Denizin neminden mi yoksa kalbin buğusundan mı bilinmez gözlerinde hafif bir sızı gibi dökülen yaşlar, bir süre sonra sel olup akmaya başlamıştı. Genç kız sessiz hıçkırıklarının arasından dua dua yalvarıyor, imtihanında yardım istiyordu. Biliyordu ki O olmadan yapamazdı. Her şeyde O'nun yardımı lazımdı.

"Rabbim" dedi genç kız. Tüm hücrelerini, benliğini doldururcasına, tüm hiçliklerde kaybolmuşçasına.

"Rabbim, sen imtihanımı kolay kıl" dedi, kabul olmasını istediği tek duaymış gibi.

"Rabbim sen merhamet et" dedi, çaresizlikler içinde kıvranıyormuşçasına.

"Rabbim, derdimi senden başka açacağım kimsem yok. Annem desem, kendi kurduğu dünyasıyla öyle bütünleşmiş ki beni kabul bile etmiyor, babam... Babam, sana kavuştuğundan beri rüyalarıma bile girmiyor." Genç kızın bir şey hatırlamışçasına gözleri parladı.

"Ah, evet. Geçen gün. Babam. Benim kahramanım. Benim özlediğimi bilir gibi, saçlarımı okşayıp, ninni mırıldandı. Parmaklarından saçlarıma, oradan da yüreğime kalbinin bütün sıcaklığını gönderdi. Babam, bir bilinmezin ardında kaybolup giden babam." Genç kız, yanaklarından süzülen damlaları silip, denizin kenarında oturduğu kayanın üzerinden kalktı.

"Bu ben değilim. Bu kadar acizliği üstünde toplayan ben olamam. Bu hale düşmek için babama söz vermiş olamam. Yaradanım beni dünyaya bunun için göndermiş olamaz. Bana ümitsizliğe düşeyim diye, umut etmeyi unutayım diye ruhundan üfürmüş olamaz."

KAYIP ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin