Oldum olası günlük yazmaktan nefret eden ben, şimdi hatıralarım için bu yazılara muhtacım. Günden güne eriyen hatıralarımın yaşadığı tek yer, bu satırlar olacak. Bu yazmaya başladığım ilk defter. O güne kadar kaç defter doldurabilirim bilmiyorum ama umarım fazla uzun sürmez. Ölmekten korkmuyorum, hiçbir zaman korkmadım. Ama insanların yüzlerine bakıp onları hatırlamamak bu hayatta karşılaşabileceğim en korkunç şey. Bana acı verenler bir yana bana güzellik yaşatanlar da siliniyor hafızamdan, onlara bir ayrıcalık olsun isterdim.
Şimdi prosedür gereği buraya hayatımdaki insanları önem sırasına göre yazmam gerekli. Olur da onları unutmaya başladığımı fark edebilirsem bu defter kurtarıcım olacakmış, yani doktorum öyle söylüyor.
Öncelikle ben Azra Yaren TUNA. 27 yaşında günden güne hatıraları solan kız. Gün gelecek hayatında sevdiği tek adamı unutacak olan kız. Babasını, annesini, kardeşini unutacak olan kız. Kavgalarını sevinçlerini unutacak kız. İnsanların acıyacağı kız. Ölümü unutup, ölümü unutulmayacak kız. Gözyaşları yanağını ıslatırken ağlamayı unutacak olan kız. Nefes almayı da unutmak isteyecek kız.
Babam, ben 17 yaşındayken öldü. Neden öldüğünü hatırlamak için bile kalbime değil dosyalara bakmam gerek. Her giden ardında boşluk bırakır ama bende o boşluktan eser yok. Hatırlamıyorum çünkü. Bana meleğim diye sarılan, saçlarımı öpen adamı hatırlamıyorum. Şimdi diyeceksin ki madem hatırlamıyorsun bunlar ne? Bunlar.. bunlar sadece kırıntılar. Yani her babanın yaptığı şeyler zihnimde kalanlar. Yani benim babamda yapmıştır, herhalde. Hem biz fotoğraflarda çok mutluyuz, yani gözlerimizin içi gülüyordu, herhalde mutluyuzdur.
Bunları bile hatırlayamayan aciz bir insanım.
Annem, ona dair hatıralarım çok eski. Babam öldüğünden beri aramız iyi değilmiş. Miş diyorum çünkü kardeşim öyle dedi.
Kardeşim Eren. Belki de kayıp sokaklarımda bana rehber olan koca adam. Onun düğününü bile göremeyeceğim belki de. Tek kardeşimin en mutlu gününü göremeyeceğim.
Hani böyle hayatınızdan biri eksilir de yokluğuna alışamazsınız zaman istersiniz etrafınızdakilerden. Benim öyle bir lüksüm yok. Zihnimde her gün biri ölüyor, her gün biri yok oluyor ve ben zaman bile isteyemiyorum.
Beyaz önlüklü kadın, elindeki defter yapraklarını Azra'nın önüne bırakıp "Azra, bu kağıtlarda bahsetmediğin bir var mı?" diye yumuşak bir ses tonuyla sordu.
Azra, cevap verme gücünü kendinde bulamamış olmalı ki hayır anlamında başını salladı.
***
Unutmaktan en çok korktuğum bir sen varsın. Ömer, bu defterleri sana bırakıyorum çünkü benden sana kalan şeyler sadece bunlar olacak. İstersen yak, istersen yık bütün hatıralarımızı. Sana dair hatıralarım zihnimden bir bir silinirken içten içe yok oluyorum. Sanki hayatımın ritmi bozulmuş gibi. Sanki bu hayatın ritmi senmişsin gibi. Sanki ben de hatıralarımda seninle yok oluyormuşum gibi.
Bir yerde okumuştum. İnsan aşık olduğu etrafta dönen seslerden anlarmış. Bütün sesler sustuğunda sadece onun sesini duyduğunda, kalbinin diğer yarısını bulmuş olurmuşsun. Ve ben seni bulmuştum Ömer, sesin kalbimin odalarında yankılanırken seni bulmuştum. Hislerim seni haykırırken seni bulmuştum. Her insanın hissettiklerinin şarkısı olmalıymış. Benim hissettiklerimin şarkısı senin sesindi. Ve ben senin sesini unutuyorum, yavaş yavaş. Sana dair hissettiklerim kayboluyor. Şarkımı kaybediyorum yavaş yavaş. Sen benim kayıp şarkım oluyorsun. Hiçbir zaman unutmayacak istemeyeceğim şarkım. Kulaklarımın duymak isteyeceği tek şarkı yavaş yavaş kayboluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP ŞARKI
SpiritualAşk, bazen kuşların kanat çırpışında saklıydı Bazen bir karıncanın ayak seslerinde Bazen de şarkılarda Kalptan kalbe yol izleyen kayıp şarkılarda Kapak tasarımı ' @missguard 'a aittir.