14. Bölüm

6.3K 442 5
                                    

"Açmıyor, açmıyor işte." 

Sevde, telefonunu kapatıp sinirle koltuğa oturdu. Saatlerdir Emir'e ulaşmaya çalışıyordu. Polise de haber vermişlerdi ama 24 saat geçmeden kayıp araması yapılamıyordu. Ellerinde hiçbir şey yoktu. 

"Onun bugün Deniz'le toplantısı vardı. Belki o yüzden açmıyordur." diyen Azra, Sevde'nin yanına oturup elini Sevde'nin omzuna koydu.

"Merak etme, abini bulacağız."

"Ne toplantıymış arkadaş, kaç saattir bitmedi. Neyse umurumda değiller." 

"Sevde, hadi kalk şirkete gidelim. Burada durmamızın hiçbir anlamı yok."

***

"Hakan Bey, nasılsınız görüşmeyeli?"

Hakan, Ömer'in hazırladığı çalışmalara göz atıyordu. Karşısında gördüğü adamlarla şaşıran Hakan Bey, sakinliğini korumaya çalışarak "Buradan giderseniz herkes daha iyi olacak" dedi.

"Her zamanki Hakan. Şakacı yanından hiçbir şey kaybetmemişsin. Şimdi şakalaşmayı bırakıp ciddi konuşalım."

Hakan Bey'in önündeki koltuğa oturan adam elindeki dosyayı Hakan Bey'in önüne fırlattı.

"Oğlun da aynı senin gibi Hakan. Fazla meraklı. İşi olmayan şeylere burnunu sokuyor."

Hakan, önündeki dosyayı seri hareketlerle açıp içinden çıkan fotoğraflara baktı. Bakışları karşısındaki adamı bulduğunda "Huyu kurusun haşerelerden hiç haz etmiyor"dedi.

"Umarım babası gibi aptal cesaret gösterileri yapmaz. Ya da babasının arkadaşı hatta sevdiği kadının babası gibi mi demeliydim?"

Adam, oturduğu koltuktan kalkıp silahını göstermek istercesine ceketini eliyle geriye savurup masanın üzerine doğru eğilip bakışlarını Hakan'a çevirdi.

"Ya oğluna sahip çıkarsın ya da toprağını avuçlarsın."

***

"Sevde, şu arabayı biraz yavaş kullanır mısın?"

Sevde, gözleri dolmuş bir şekilde yolu izliyordu. Eğer, biraz daha böyle devam ederse kaza yapmaları kaçınılmazdı. Elinin tersiyle gözlerini silip "Eğer.. Azra eğer abime bir şey olursa Emir'i öldürürüm." dedi.

"Bunun Emir'le ne alakası var Sevde? Kendine gelir misin? Bir durdursana arabayı." 

Sevde'nin yaptığı sert frenle öne doğru savrulan Azra, başını direksiyona koyan Sevde'ye bakıp "Kafayı mı yedin sen? Derdin bizi öldürmek mi Sevde?" deyince Sevde başını kaldırıp ağlamaklı gözlerle Azra'ya baktı.

"Azra.. korkuyorum. Abime bir şey olur diye çok korkuyorum. Babam, annem, abimsiz ne yapar. O olmadan ben ne yaparım. Kiminle dalga geçer kime şaka yaparım. Kime derdimi açar, kimin duvarlarına sığınırım. Azra, abim ölmesin."

Azra, Sevde'yi dinlerken düşünüyordu. Azra ne yapardı Ömersiz. Sığınacak limanı olmadan nasıl yürütürdü gemisini? Hangi limana güvenip demirlerdi kalbini? Ömer'den başka kimi ortak ederdi güvertesine? Kimi kaptanı yapardı hayatının? En hırçın dalgalar Ömer'in olsa da Azra seviyordu karalara savrulmayı. O karalarda Ömer'e vurulmadı. Sahi Azra ne yapardı Ömersiz.

"Hayır" dedi Azra, "Hayır, böyle bir şey olmayacak. Buna izin vermeyeceğiz. Hadi şimdi topla kendini baban seni böyle görmesin."

Yaklaşık on dakika sonra şirkete gelen ikili doğruca Hakan Bey'in odasına çıktılar. Sevde, odadan içeriye "Baba, abim kayıp" diye girerken Azra'nın gözü odanın içindeki takım elbiseli adamlara takıldı. 

Başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetti önce. Sonra bu ateşine zıt buz kesti vücudunu. Önce ellerini hissetmedi, ısıtmak için saramadı bedenini. Sonra göz kapakları kaldıramadı bu manzarayı bir kaç kez açılıp kapandı. O saliselik zamanda gözlerinin önünden fırlatıp atıldığı soğuk oda geçti. Karşısında duran bu adamın pis kahkahaları doldu kulaklarına. Söylediği cümleler döndü zihninde. Gözlerini açarak karşısındaki karanlıklara baktı. Herkesi içine çevirip kavuracak karanlıklara. Bu adamlardan ölesiye korkuyordu. Özellikle en önde duran, onunla pazarlık etmeye çalışan adamın belindeki silahı görünce bir iki adım geriledi.

"Görüşmeyeli güzelleşmişsiniz Azra hanım."

Adam, Azra'yı baştan aşağı süzüp kapıya doğru ilerledi.

"Dua edin de oğlunu benden önce bulun Hakan Bey."



KAYIP ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin