Azra, eline ne geçtiyse valizine yerleştirdi. Valizini alıp odadan çıkarken Eflin, Azra'nın kolunu tutup "Neden? Nereden çıktı bu birden bire?" diye sordu. Azra, bakışlarını Eflin'den kaçırarak "Kabusum her an gerçekleşebilir." dedi.
"Ne demek kabusum her an gerçekleşebilir?"
"Dedim ya Eflin. Şimdi bırak beni. Eren'e sen söylersin. Şuan beni dinlemek istemeyebilir."
Azra, kapıyı açarak valizi dışarı çıkardı.
"Nerede?"
"Aslında seninle kavga ettikten sonra evden gitti. Bir daha konuşmadık, telefonu kapalı. Ofise de gitmemiş."
"Anladım, neyse ben gidiyorum. Yoksa uçağı kaçıracağım. Kendine dikkat et."
Azra, Eflin'i öptükten sonra evden çıktı.
***
Emir, Ömer'le olan tartışmasının ardından şirkete geçmiş daha sonra da toplantı için Deniz'le buluşmuştu. Ömer'le şirkette karşılaşma ihtimalleri olduğundan dolayı toplantı yerini Deniz'in seçmesini istemişti.
Büyük siyah kapıların ardında kalan banliyo tarzı büyük beyaz ev dışarıdan tamamen bağımsızdı. Siyah kapının iç tarafta kalan kısmı resimlerle donatılmış ve çeşitli boyamalar yapılmıştı. Evin oldukça büyük bir bahçesi vardı. Bahçe çocuklar için düzenlenmiş gibi görünüyordu. Her tarafta oyuncaklar ve oyun evleri vardı.
Emir, önündeki çocukla kumlarla oynayan Deniz'i görünce yanına gitti. Deniz, yanındaki küçük afacanla birlikte kale yapıyordu. Yanındaki küçükten daha fazla işine konsantre olmuş, işine kendini kaptırmıştı. Deniz'in geldiğini fark etmemesi üzerine Deniz'in yanında kendisine meraklı gözlerle bakan afacana "merhaba" dedi. Afacanın cevap vermemesi üzerine görünmez mi oldun acaba diye fısıldadı.
Kaleyi bitirmenin haklı gururuyla etrafına bakan Deniz, Emir'i görünce ellerini tulumuna vurarak üstünü temizledi.
"Kusura bakma. Oyuna dalmışım. Ben hemen üstümü değiştirip geliyorum" diyerek Emir'e gülümsedi.
Deniz'in hareketlenmesiyle yanındaki küçük afacanda bakışlarını ikiliye çevirdi. Gözleri dolu şekilde Deniz'e bakınca Emir, ellerini kaldırarak "Deniz ablan gelene kadar seninle oynayabilirim" dedi.
Küçük afacan başındaki şapkayı çıkartarak altın sarısı saçlarını özgür bıraktı. Karşısında küçük afacan yerine peri kızı görünce gözlerini şaşkınlıkla açtı. Küçük kız eliyle Emir'e eğilmesini işaret edince Emir, dizlerinin üstünde yere çöktü. Elindeki şapkayı zor da olsa Emir'in başına geçirdi. Sonra Emir'in yanağına bir öpücük kondurup kumdan kalesini yapmaya geri döndü.
"O şapkayı yaz kış çıkarmaz başından. Düşün, bana bile vermedi." diye gülümseyen Deniz, yerdeki küçük kızın başını okşadı.
"Bana neden verdi peki?" Emir, göz ucuyla kendisi gözetleyen bir peri kızı olduğundan şapkayı çıkartamıyordu.
"Sanırım herkesi kendine aşık etme yeteneğin var."
Deniz, bu cümlesinden sonra ikiliyi bahçede bırakıp üzerini değiştirmek üzere içeri girdi.
***
"Emir, Ömer'e ulaşamıyorum."
Sevde'nin sesi telefonda endişeli geliyordu.
"Anlamadım."
"Şirkette yoktu, asistanına sordum eve gitti dedi. Evi aradım kimse açmıyor, kendi telefonu kapalı. O..Bilirsin, asla.."
"Telefonunu kapatmazdı" diyerek Sevde'nin cümlesini tamamladı.
"Bir işi çıkmıştır belki Sevde. Kafa dinlemek istemiş olabilir."
"Emir, abimle aranda bir şey mi oldu?"
"Kapatmam lazım Sevde, toplantım var."
Emir'in telefonu kapatmasının ardından Sevde, sinirle koltuğa oturdu. Neden bilmiyordu ama Emir'e çok sinirlenmişti. Şu an kötü bir durumdaydı ve Emir'in yanında olmasını istiyordu. Abisinden kaç saattir haber alamıyordu. Annesi, babası, çalışanlar ve Ömer'in şoförü de dahil hiç kimse Ömer'in nerede olduğunu bilmiyordu. Sevde, şirketten çıkıp Ömer'in bir süre önce taşındığı evine gitmeye karar verdi.
Şirketin girişinde Azra'yı gören Sevde, Azra'nın yüzünden okunan endişeyi görünce hemen yanına gitti.
"Nerelerdesin sen?" diye sitemvari bir şekilde hem Azra'ya kızdı hem de sarıldı.
"Özür dilerim, haber veremedim. Sevde, abin nerede?"
Haftalardır görüşmüyorlardı ama Azra'nın ilk sorduğu şey Ömer olmuştu.
"Abimi görmedim. Ben de evine gidiyordum bakmak için."
Azra, az önce park ettiği arabasını göstererek "Acele etsek iyi olur" dedi.
Azra'nın bu cümlesi Sevde'yi korkutmaya yetmişti. Yol boyunca Sevde ve Azra tek kelime etmemişti. İkisi de kendilerince olayları çözmeye çalıştılar, sorularına cevaplar aradılar. Yol bittiğinde ise ellerinde hiçbir şey kalmamıştı.
Sevde, yedek anahtarlar kapıyı açıp içeri geçti. Tek tek bütün odaları kontrol etmeye başladı.
"Abi.."
"Abi nerdesin?"
"Abi korkmaya başlıyorum."
"Cevap ver."
Sevde'nin her cümlesinde korku biraz daha hissediliyordu.
"Azra, odasına birlikte baksak olur mu ben korkmaya başladım da." Sevde'nin gösterdiği merdivenlerden aşağı inmeye başladılar. Azra, kapının ardında göreceklerinden korkuyordu. Avukatından aldığı mail yüzünden kendini mayın tarlasında hissediyordu. Bir adım sonrasında paramparça olabilirdi. Bir adım sonrası sevdiklerinin ölümü olabilirdi. Bir adım sonrası Ömer olabilirdi.
Bu yola çıkma nedeni sadece babasının katillerini bulmaktı bir de işin aslını öğrenmek. Zaman geçtikçe katilin yerini Ömer almıştı. Eren ile çok defa bu konu yüzünden kavga etmiş hatta uzun süre küs kalmışlardı. Tam her şey yoluna girdi derken evlilik haberleri çıkmıştı.
Öer'i gerçekten seviyordu ama kendisi sevmeyen bir adamla evlenemezdi. Emir, haklıydı. Bir anlık sinirle verilmiş olan karar hayatını mahvetmişti. Şimdi ise katilin Ömer olmadığını öğrenmenin sevincini yaşarken gerçek katillerin Ömer'i öldüreceğini öğrenmenin hüznünü ve korkusunu da yaşıyordu.
Azra, duyduğu çığlık sesiyle girdiği duygu durumundan çıkıp Sevde'ye baktı.
"Azra, kan. Yerde kan var."
Biliyorum çok beklettim ama gerçekten özür dilerim. Sınavdan sonra kendimi toplayıp yazmaya vaktim olmadı. Zihnim dolu olduğundan kurguyu toplayamıyorum. Umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP ŞARKI
EspiritualAşk, bazen kuşların kanat çırpışında saklıydı Bazen bir karıncanın ayak seslerinde Bazen de şarkılarda Kalptan kalbe yol izleyen kayıp şarkılarda Kapak tasarımı ' @missguard 'a aittir.