7. Bölüm

11.5K 700 22
                                    

Hayırlı Cumalar arkadaşlar :)) Size Cuma süprizi yapmak istedim ve dört gün sonra yeni bölüm gönderdim. İyi okumalar :)

 "Kötü bir haber aldınız galiba" diye konuşan kadın Azra'nın dikkatini çekebilmek amacıyla elini, genç kızın elinin üzerine koydu.

Azra, "Kötü mü iyi mi inanın bilmiyorum, hayırlısı olur inşAllah" diyerek kadına belli belirsiz gülümsedi.

"Umarım Azra Hanım. Umarım dediğiniz gibi olur. Bu arada istediğiniz belgeleri bulduk. Birilerinin canını sıkacak bilgiler var burada. Bu işi yeniden kurcalamak istediğinizden emin misiniz? " 
Genç kadın, Azra'ya soruyu tekrar tekrar sorarak kararlılığını ölçmeye çalışıyordu. Zira bu iş hem onların hem de başkalarının başını oldukça ağrıtacaktı. Azra'daki kararlılığı görünce konuşmaya devam etti.

"Öncelikle konuştuğumuz her şey olaylar netleşene kadar bu odada kalacak. Bir kişinin bile öğrenmesi, tüm dengeleri alt üst edebilir. Size bu konuda güvenebilir miyim? " Azra, kadının söyledikleriyle derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Bundan emin olabilirsiniz Tülay Hanım. Bu işi çözene kadar tek kelime etmeyeceğim. Şimdi belgelere bakabilir miyiz? " Tülay Hanım, arka tarafında bulunan kitaplıktan siyah, kalın bir dosya alıp masaya bıraktı.

"Bu süreçte duyacaklarınız, görecekleriniz ve okuyacaklarınız hiç hoşunuza gitmeyecek. Ama madem kararlısınız. Sonunuza kadar yanınızdayım" diyerek dosyayı açan Tülay Hanım, dosyanın içinden bir belge alıp Azra'ya uzattı.

"Bu belge olaydan yirmi dört saat önce yönetim kurulu toplantısında onaylanmış. Olaydan sonra gerekli kişiler bu belgeyi ortadan kaldırmış. Eğer bu belge ortaya çıkarsa, belgenin verilmesi için gerekli öngörü yapılmadan verildiği anlaşılacağından dava açmak için bir adım olabilir. Ama yeterli değil. Bir de şunlara bakın" Azra, elindeki belgeyi dikkatle inceliyordu. Hiçbir noktayı atlamamalıydı.

"Şurası tam olarak ne ifade ediyor? " diyerek elindekileri karşısında bulunan kadına uzattı.

"Sağ tarafta yazanlar olması gereken değerler, sol tarafta yazanlar ise şirketin belirttiği değerler."

"Normalde-"

"Evet, normalde bu değerlerle çalışamazlar ama her zaman yapıldığı gibi sorumlu kişiler önce kendi ceplerini düşünmüşler. Çünkü o şirketin açılmasının geciktiği her gün hisselerde zarar ediyorlardı. Başta umursamadılar ama zarar ciddi boyuta ulaşınca el altından meseleyi hallettiler. Kimse gerekli denetlemeleri yapmadı, çünkü karşılarına bu denli güçlü bir şirketi almak istemediler. Bunu şirket içinden sadece bir kişi yaptı. Yapabildi. O da zaten-"

Azra, Tülay Hanımın cümlesini zorlukla tamamladı.

"O da zaten canından oldu. Koskoca şirkette tek karşı çıkan nasıl babam oluyor hala anlamış değilim."

"Şirkette yalnızdı ama dışarıdan destek alıyordu. Babanızın çok yakın bir arkadaşı da ona gizliden yardım ediyordu. Pek çok kez tehdit edilmesine rağmen vazgeçmedi. Onu durduramayacaklarını anlayınca ailesiyle tehdit ettiler. Eşini ve kızını yurtdışına gönderdi. Oğlu gitmeyi kabul etmediği için babasının yanında kaldı. Hakan Bey, oğlunun canı pahasına bu olayın peşini bırakmadı."
Azra, duyduklarına inanamıyordu. Karşısında nasıl bir gölge vardı böyle. Karanlık, kirli. "Anlamadım, canı pahasına derken. Oğlu öldü mü?"

"Bunları size yeniden yaşatmak istemezdim ama babanızın başına gelenler sadece onun için hazırlanmış bir oyun değildi. O olayın olduğu gün orada Hakan Bey’in oğlu da vardı. Eğer babanız kurtarmasa o çocuk şuan yaşıyor olmazdı."
Genç kız, babasının sadece kendi kahramanı olmadığını öğrendiğinde hafifçe gülümsedi. Babası, birilerine yardım etmeyi kendine hep borç bilmişti. Azra'ya da hep başkalarına yardım etmenin güzelliğini anlatırdı. Zaten son sözleri de bu olmamış mıydı?

KAYIP ŞARKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin