Azra'nın İspanya'ya gittiği gün
Ömer, Azra'nın teklifinin ardından soluğu şirkette aldı. Kafasının dağılması lazımdı. Azra'nın teklifi çok garip geliyordu. Aslında garip kelimesi yetersiz kalırdı. Azra, bu teklifi nasıl yapmıştı, neden yapmıştı?Defalarca aramasına rağmen Azra telefonlarına cevap vermiyordu. Mesajlarına da dönmemişti. Kafayı yemek üzereydi. Önündeki dosyayı sinirle kapatıp ceketini portmantodan aldı. Biraz daha kapalı kapılar ardında kalırsa delirecekti. Sekreterine bugün olan bütün toplantılarını iptal etmesini söyleyip şirketten ayrıldı. Arabasını sahile sürdü.
Deniz, bütün dertlere deva gibiydi. Kayalara vuran dalgalar, kalbine vuran acılar gibiydi. Her bir dalga sanki bir şeyler koparıyordu kayadan, her bir acının kalbinden bir parça alması gibi. Seviyordu Azra'yı, hem de çok seviyordu. Ama bu teklife evet demek doğru gelmiyordu. Azra'nın teklifi yaparken ki bakışları geldi gözlerinin önüne. Hüzün çökmüş, dolu dolu olmuş gözleri. Dokunsan yaşlar boşalacak gözleri. İnsanda koruma duygusu uyandıran gözleri. O narin bedeni sıkıca sarıp sarmalayıp kendine saklama isteği barındıran gözleri.
"Biraz konuşabilir miyiz?"
"Ömer"
Ömer, omzuna dokunan ellerle ilkinip bakışlarını kayalardan çekip omzundaki ellerin sahibine baktı.
"Emir"
Soru sorar gibi çıkan bu kelimeyle Emir; "Biraz konuşabilir miyiz?" diyerek Ömer'e elini uzattı.
"Gel şurada bir kafe var."
Ömer, elindeki kahvesinden bir yudum alıp "Seni dinliyorum Emir. Ve hatırlatayım kelime oyunlarını hiç sevmem" diyerek net bir şekilde konuştu.
"Merak etme Ömer. Seninle kelime oyunu oynayacak vaktim de hevesim de var. Madem ikimizde açıkça konuşuyoruz net konuşayım. Azra'dan uzak duracaksın. Sana ettiği teklifi hiç duymamış gibi davranıp yoluna devam edeceksin. Azra'yı şirketten kovacaksın. Tüm irtibatını keseceksin."
Emir, ses tonuna hakim olarak konuşmaya çalışıyordu. Biliyordu ki sinirlenirse hiç de iyi şeyler olmazdı.
"Başka bir isteğin var mı Emir" diyen Ömer, Emir'in başını hayır manasında salladığını görünce; "Arkadaşım olman bana ne yapacağımı söyleme hakkını sana vermiyor. Öncelikle bu mesele Azra ile benim aramda. Yani seni zerre kadar ilgilendirmiyor. O yüzden karışma. Arkadaşlığımıza zarar gelmesin."
"Azra'ya zarar geleceğine arkadaşlığımız bitsin Ömer. Sana bunları neden dediğimi açıklayamam açıklamama da gerek yok zaten ama bitireceksin."
Ömer, elini yumruk yapıp sertçe masaya vurdu. Bu adama ne oluyordu da Azra ile olan ilişkisine bu denli karışıyordu.
"Emir, haddini aşıyorsun. Bu konuşmanın bir anlamı yok" diyerek masadan kalktı.
"Ömer, otur şuraya. Konuşmamız daha bitmedi." Emir, ayağa kalkıp Ömer'in kolundan tuttu.
"Benim için bitti. Azra senin hiçbir şeyin değil. Bu yüzden bizden uzak dur." Ömer, kolunu Emir'den kurtarıp kafeden dışarı çıktı.
Ömer'i otoparka kadar devam eden Emir, "Biz ne lan. Siz kimsiniz? Kendini Azra ile aynı cümlede kullanma. Arkadaşım demem canını yakarım" deyince Ömer, elindeki anahtarı sinirle yere fırlatıp "Yeter Emir yeter. Ne derdin var Azra'yla, benimle. Bu iş seninle alakalı değil ne diye burnunu sokuyorsun git işine."
Emir, Ömer'e sert bir yumruk atıp geri çekildi.
"Canını yakarım demiştim. Sana Azra'dan uzak dur diyorum zor mu bu kadar. Azra'ya teklifine yokum diyeceksin."
Ömer, bir an sendeleyip geriye doğru iki adım attı. Çok geçmeden kendini toplayıp Emir'in suratının ortasına bir tane geçirdi.
"Hadi ya. Kim dedirtecek bana onu. Sen mi?" deyip bir tane daha geçirdi. Emir'i yerde bırakıp anahtarını attığı yerden aldı.
"Biliyor musun Emir? Seni nikah şahidim yapacaktım. Hakkını kaybettin" diyerek arabasına bindi.
Dikiz aynasından yerde yatan Emir'e bakıp iç geçirdi. Emir'in fazla bir şeyi yoktu biliyordu. Emir'in eğer isterse Ömer'in canını yakabileceğini hatta komalık edeceğini de iyi biliyordu. Emir'in derdi kendisini dövmek değil ders vermekti. Şuan yerden kalkmama sebebi ise yediği iki yumruk değil arkadaşına arkadaşlığına attığı yumruklardı.
Direksiyona sinirle vurup arabayı çalıştıran Ömer, gaza yüklenip arkasında siyah bir toz bulutu bırakarak ortadan kayboldu.
Bu arada size harika bir hikayeden bahsetmek istiyorum;"Heykel". Eğer rutin hayatınızdan sıkıldıysanız macera arıyorsanız bu hikaye tam sizlik. Dedektif Melanie, uykularınızı kaçıracak cinayetleri araştırırken kendinizi onun yerinde bulacaksınız. Hikayeye ithaftan ulaşabilirsiniz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP ŞARKI
EspiritualAşk, bazen kuşların kanat çırpışında saklıydı Bazen bir karıncanın ayak seslerinde Bazen de şarkılarda Kalptan kalbe yol izleyen kayıp şarkılarda Kapak tasarımı ' @missguard 'a aittir.