Herkese merhaba. Hikayenin çıkış tarihi belli olana kadar kısa kısa bölümler atacağımı söylemiştim. İlk 4 bölüm oldukça uzun. Beş, altı biraz daha kısa ama kitapta öyle değil tabi ki :) Hepinizin merak ve heyecanla beklediğini biliyorum, ben de sizin gibiyim aslında. Ben kitabı yayınevine çoktan teslim ettim ama yayınevlerinin bir organizasyon takvimi oluyor. Bu bizim elimizde olan bir şey değil, kaldı ki piyasanın durumu da malum. Bu yüzden biraz daha sabır rica ediyorum. Bu süreci küçük de olsa bölüm atarak kolaylaştırmak istedim. Ben ikinci kitaba başladım ancak tam 4 aydır içinden çıkamadığım sağlık problemlerim yüzünden oldukça yavaş gidiyordum. Aynı zamanda eş zamanlı yayınlanan iki hikayem daha var. Kaptan-ı Derya ve Ç.T adaletkoridoru.com final olmuş hikayelerimi okuduysanız onlara da bir şans verebilirsiniz çünkü bölümler oldukça uzun ve bölüm sayısı az olmasına rağmen kitap formatında normal kalınlıkta ikişer kitap kadarlar ya da tuğla gibi birer kitap. Kitaplara profilimden ulaşabilirsiniz. Sizi bölümle bırakayım ve gidip diğer hikayelerime bölüm yazayım. Kendinize iyi bakın. Haberler için buradan ve İnstagramdan beni takip etmeyi unutmayın...
🍇🍇🍇🍇🍇🍇🍇
6. Bölüm
Pasta kesimi yapılırken aklından bu tarz sorular geçip durdu. Saçma bir şekle girmeden birbirlerine sırayla pastayı yedirirlerken muhtemelen iç içe geçmedikleri için salondakilerin bir kısmı hayal kırıklığına uğramış olmalıydı ki ahlayıp vahlıyorlardı.
Daha sonra tekrar oyunlar oynandı, halaylar çekildi ve nikâh memurunun geldiği haberiyle gelin ve damat yeniden masasına alındı. İkisi de bitse de gitsek modundaydı. Ta ki nikâh memuru onlara 'Karı koca olmayı kabul ediyor musunuz?' diye sorana kadar.
Önce Melek bu soruyu bir süre düşündü. Uzunca bir süre düşünmesi salonda uğultuların çoğalmasına da sebep oldu hatta. Melek, dönüşü olmayan bu yol için emin değildi ama hayır demeye de cesaret edemeyince güçsüz bir 'evet' ile sırasını savdı. Karnı ağrımaya başlamıştı stresten.
Yiğit de onunla aynı düşüncelerdeydi ve hatta 'hayır' demeye Melek'ten çok daha fazla yaklaştı ama biliyordu ki işi buraya getirip de hayır derse herkesin tepkisini çok fazla toplardı ve annesi bile ona cephe alırdı ama bunlardan ziyade yanında tüm cesaretiyle 'evet' diyen bu kızı müşkül durumda bırakmış olurdu. Bu yüzden giriştikleri bu işin çok yanlış olduğunun bilincine varmış olsa da sırf buraya kadar geldikleri için, sırf Melek de evet dediği için 'evet' yanıtını vermişti. Şahitleri Enver Amcası ile Melek'in Teyzesi Berna olmuştu.
Sonrasında uzun süren bir takı töreni gerçekleşmiş ve bu takılara elbette el konulmuştu. Parayla tehdit edip onları paraya boğmayacaklardı ya...
Takıları, harcamaları bahane göstererek almışlar ve onların adına saklaması için İpek Hanım'a vermişlerdi. Ki zaten ne Melek'in ne de Yiğit'in aklındaki ilk konu takıydı. İkisi de 'biz ne yaptık?' düşüncesiyle boğuşuyor ve hata yaptıklarını artık çok net bir şekilde biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN MUCİZESİ
General Fiction(Eski Adı: Beşik Kertmesi) İnsanın kaderi ne zaman yazılmaya başlar? İnsanın kaderi kaç kez yazılır? İnsan kaderini değiştirebilir mi? Melek ve Yiğit'in kaderi onlar doğmadan çok önce yazılmaya başlamıştı. Bir böğürtlenin bir insana verebileceği en...