Keyifli okumalar. Yorumlarınızı merakla bekliyorum ❤️
🍇
31. BÖLÜM
🎵Haramiler- Mavi Duvar🎵Yiğit neye uğradığını şaşırmış olsa da bir şey çaktırmamaya çalışıyordu. Melek'in ani eylemlerine ayak uydurmak gerçekten çok zordu. Kızlar, Melek'in neden böyle davrandığını biliyor, bu yüzden bu kez Yasemin de dâhil olmak üzere hiç kimse ona kızmıyordu. Yavuz'un yaptıklarını artık hepsi az çok tahmin edebiliyordu çünkü.
Yeliz, Zümrüt'ün kolundan tutup hiçbir şeyden haberi yokmuşçasına üçlü koltuğa abisinin yanına oturdu. Özellikle Zümrüt'ü abisinin yanına oturtacak şekilde hem de. Zümrüt kalkmaya çalışsa da Yeliz kati suretle engel oluyor, Zümrüt'ü bilhassa abisinin gözünün içine sokuyordu. Aynı acıları çekerken Zümrüt'e karşı bu kadar zalim olamazdı.
Bulut ne olduğunu en anlamayan kişiydi. Ortamda bir ödeşme vardı ama o bunun farkında bile değildi. Melek ve Yeliz'in kafayı yediğini düşünüyordu. Yavuz'un gözleri ise Zümrüt, değil yanına otursa ağzına girse bile onu görecek gibi değildi.
"Evde mi oturacağız?" diye sordu Yasemin, ortamdaki kasvete başı dönerek bakıyordu. En azından gezerken başka şeylere odaklanabilirlerdi.
"Otur işte Yasemin! Sonra gezeriz. Daha bismillah yeni geldik." dedi Bulut. Sabahın köründe uyandırılmış, buraya getirecekleri malzemelerin bir kısmını köydekilerden satın almıştı. Tereyağı, peynir, kaymak, tulum peyniri, çökelek gibi... Tabi Yiğit'in özel siparişi Böğürtlen Reçellerini bolca yaptıkları için evden yollamışlardı. Bunun yanında çilek, vişne, kızılcık ve az biraz gül reçeli de göndermişlerdi. Tatlı yiyip tatlı tatlı koklaşsınlar- ah pardon(!) konuşsunlar diye... İşte şimdi de biraz uyuyup dinlenmek istiyordu.
Yeliz "Sen otur, biz oturmaya gelmedik! Sanki senelerce kalacağız! Hepi topu bir hafta buradayız." diyerek çıkıştı Bulut'a. Aslında bir başkası karşı çıksa ona hak verip en azından akşam çıkmayı tercih ederdi ama itiraz eden Bulut olunca içinde, durdurulamayan bir canavar pençelerini çıkarıp saldırıyordu.
Bulut ise Yeliz araya girdiği için "İyi." demişti. "Hadi çıkıp gezelim."
Bulut'un bu herkese aslan, Yeliz'e kedi tavrı kızların kıkırdamasına sebep olurken Yavuz ve Yiğit hiçbir şeyin farkına varmamıştı. İkisi de aynı âlemin başka ülkelerindeydi. Yiğit'in ülkesinin adı 'Umut' iken Yavuz'un ülkesinin adı 'Umutsuzluk' idi... Âlem ise bizzat Melek'ti.
"Ay ben de çok iyi bilmiyorum Ankara'yı ama alışveriş merkezleri çok güzel. Çok fazla var ve çok büyükler." dedi Melek. Kıyaslama kıstası Bingöl'deki alışveriş merkeziydi tabi...
Gazel "Ben zaten dağ taş görmeye gelmedim. Alışveriş merkezi gezelim." diyerek açık sözlülükte bir dünya markası olduğunu kanıtladı.
"Siz çıksanız, ben biraz uyusam?" diyerek ağzından sonunda bir şeyler çıkan Zümrüt'e kınayan bakışlar atan kızlar özetle "Kalk bir silkelen." dediler ama Zümrüt bu cümleyi duyana kadar bir kargaşa yaşandı tabi.
Yavuz "Benim önce fabrikaya oradan da şirkete uğramam lazım. Siz gezin." diyerek yeni bir çıkıntılık yapmaya çalışınca Gazel "Eh yeter be! Hepinize ayrı ayrı mı yalvaracağız? Şirket kaçmıyor ya! Orada duruyor! İlla gidip bakarsınız." diye azarladı.
Melek "Aynen! Hayır, biz bir kez olsun gitmedik ama batmadı şirket, siz bir gün daha gitmediniz diye de batmaz. Önce gidip biraz dolaşalım. Oradan bir şeyler yemeye gideriz. En son da canlı müziğe gidip gece eve döneriz." diye bir öneride bulundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN MUCİZESİ
General Fiction(Eski Adı: Beşik Kertmesi) İnsanın kaderi ne zaman yazılmaya başlar? İnsanın kaderi kaç kez yazılır? İnsan kaderini değiştirebilir mi? Melek ve Yiğit'in kaderi onlar doğmadan çok önce yazılmaya başlamıştı. Bir böğürtlenin bir insana verebileceği en...