🍇10. BÖLÜM🍇

198K 10.5K 1K
                                    


Selam aşklar❤️

Yeni bölümle geldim. Bölümleri kısa tutuyorum ama sık aralıklarla gelecek merak etmeyin. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
Sosyal medya üzerinden bana ulaşabilirsiniz. İsterseniz buradan da takip ederek bildirimlerden haberdar olabilirsiniz.

İnstagram: busbckr/ busras.typwriter
Twitter (X): Busrastypwriter
Tiktok: Busras.typwriter

🍇

Günün ilk ışıkları belirirken Melek gözlerini araladı. Odası Doğu Cephesine baktığı için Güneş, direkt olarak gözlerine vurmuştu. Zaten yerini garipsediği için huzursuz olan uykusu bu ışıkla bölünmeye dünden razıydı. Etrafına bakarken esnedi. Tamamen yabancı bir yerdeydi. Sanki başka birinin yatak odasında uyumuş gibi garipsemişti bu durumu. Kendi odasının genç kız temasının tam tersi olarak bu oda krem ve kahve tonlarındaydı. Avangart yatak odası takımı ise kesinlikle tarzı değildi. Üstelik odaya ilk girdiğinde güllerden sonra onu en çok şaşırtan yatak örtüsü olmuştu. Melek gelinliğinin bile o örtüden daha sade olduğuna yemin edebilirdi. Halkoyuna açsa yüzde yüz 'Benziyor' cevabı bile çıkardı.

Sabah ayazı yataktan çıkmasını ertelemesine sebep oluyordu. Ekim ayının ortalarını geçmişlerdi. Artık kış kendini gösterdi demek yanlış olmazdı. Yine de gün içinde hava nispeten daha sıcak olduğu için kalın şeyler de giyinilmiyordu.

On metreye yakın bir mesafe ötede Yiğit'in uyuduğunu bilmek garip geliyordu. İki gece yan yana yatmış olsalar da... Şimdi yan yana olmasalar da bu evde baş başa olacaklardı.

Yataktan bir çırpıda kalkıp dolabın önüne geçti. Bir anda kalkmasa hayatta kalkamazdı çünkü. Kendine siyah, askılı ve dizlerinin altında biten bir likralı bir elbise ve üstüne kısa kot ceket çıkardı.

Burada onun için, tarzına yakın elbiseler de konulmuştu ancak Melek şimdilik bunlara dokunmayı düşünmüyordu.

Valizinden kalın topuklu, deri bilek botunu da çıkardı. Yatağını toplayıp kıyafetlerini giydikten sonra botlarını da alıp odasından çıktı. Botları ayakkabılığa bırakıp mutfağa geçti.

Çay suyunu koyup dolaba baktı. Elbette dolap da doldurulmuştu. Melek kahvaltılıkları çıkarıp peynirleri doğradı. Zeytinleri tabağa aldı. Reçellerden küçük tabaklara boşalttı. Doldurduktan sonra böğürtlen reçelinden dolu bir kaşık almayı ihmal etmedi. Sonra o kaşığı lavaboya attı. Salam çıkarıp iki kişiye yetecek kadar sosis ve patates kızarttı.. Bir de yumurta kırdı. Normalde haşlanmış yumurta daha çok severdi ancak Yiğit'in hangi kıvamda sevdiğini bilmediğinden bugünlük kırmıştı. Tahin ve pekmez de bulmuştu ama onları artık bugünlük çıkarmadı ama balı görünce dolaptaki yoğurdun kaymağını da alarak ikisini aynı tabağa koydu.

Kahvaltı Melek'in en favori öğünüydü. O yüzden kahvaltısına özenirdi ama diğer öğünlerde ekmek arası peynir bile yese sorun değildi. Birkaç istisna dışında her yemeği de severdi.

Kahvaltıyı hazırladıktan sonra çayını da demledi. İki kişi olduklarından yeniden su koymadı çaydanlığa onlara yeterliydi çay.

Geçip salonda oturdu ama sonra Yiğit'in dersi olmama ihtimali aklına geldi boşuna beklemese miydi? Yine de bekledi çünkü onun dersine de daha vardı. Çayın altını en küçük ocak gözünde en kısık ayarda açınca Yiğit'in kapısı açıldı. Yiğit Melek'i salonda görünce "Günaydın" Diyerek bir cevap beklemeden yatak odasına girdi.

Kapanan kapıya bakan Melek şaşkınca "Günaydın" Diye mırıldandı arkasından.

"Ne oldu şimdi?" diye sordu kendi kendine. Çünkü Yiğit'in tüm gece düşünüp fazla samimiyet kurduklarını ve bu samimiyetin iyi olmadığına karar verdiğini bilmiyordu. Yiğit'in araya bundan sonra mesafe koyma kararını da bilmediği gibi...

BÖĞÜRTLEN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin