🍇34. BÖLÜM🍇

176K 8.4K 247
                                    

Herkese selamlar. Okumaya geçmeden önce şöyle bir yıldıza dokunduysak keyifli okumalar❤️
Yorumlarınızın çok kıymetli olduğunu bilin❤️

🍇

Yiğit'in sabah dersi olmadığı için Melek erkenden hazırlanıp okula gitmişti. Yiğit de misafirlerini alarak kahvaltıya çıkartacaktı. Asil, Çisem ve Melis de onlara eşlik edecekti planlarına göre. Öğleden sonra da Yiğit'in dersi vardı bu kez Melek misafirlerini alıp Kızılay turu atacaktı. Öğleden sonra ise onlara Filiz ve Mehmet eşlik etmiş olacaktı.

Melek sığabilsinler diye arabasını eve bırakıp okula taksiyle gitmişti. Bu yüzden bir arabayı Yiğit, diğerini Yasemin kullandı. Çok şık bir kahvaltı salonuna geldiklerinde Asil, Çisem ve Melis onları bekliyordu. Oturur oturmaz garson gelince altı kişilik serpme kahvaltı söylediler. Herkes çay ya da kahve alırken Yasemin portakal suyu istemişti. Asil tamamen istem dışı bu detayı aklına kazıdı. Kahvaltıda çay, kahve sevmiyor...

Zümrüt her ne kadar bakmasa da gözüne takılan şeyler oluyordu. Mesela Çisem'in Yavuz'a olan ilgisi bir şekilde gözüne batıyordu. Sürekli Yavuz'a bir şeyler söylemesi, beş yıl önce ölen köpeğinden bahsetmesi, burç uyumu hakkında konuşması...

Bir kere Yavuz Boğa burcuydu ve kendisi de Başak burcuydu. Önceden bakmıştı ve yüzde doksan uyumlulardı sözde... Ortada ne yazık ki bir aşk bile yoktu. Ne biçim uyumdu bu? Burçların zırvalıklarına inanmıyordu!

Yavuz da zırvalık olduğunu düşünürdü ama maşallah şimdi gayet ilgili ilgili dinliyordu! Herkese var da Zümrüt'e yok mu?

Bir ara Çisem Yavuz'un kulağına arabasının motorundan gelen garip sese bakabilir mi diye sorduğunda ve Yavuz da nezaketen kabul ettiğinde, onlar kalkıp giderken, nereye gittiklerini bilmeyen Zümrüt'ün yüreği orada atmayı durdurmuştu. Kadınlar yanlış anlayabilirdi ama yanlış hissetmezdi. Yavuz anlamamış olsa bile Çisem'in ona olan ilgisini Zümrüt anlıyordu.

Bugüne kadar Melek'i sevmiş olan Yavuz'dan herhangi bir ilgi talep etmemişti. Bugün de etmiyordu ama sırf onu sevdiği için bir sürü hakaret duyan kendisiyken başka kızlara gülümseyebiliyor muydu yani? Günahı neydi peki? Melek'in kuzeni olmak mı? Bu onun elinde olan bir şey değildi bile!

"Ee neyi bekliyorsunuz? Anlatın bakalım Yiğit'in çocukluğunu!" diyerek bir anda lafa giren Melis'e herkes bir süre şaşkın şaşkın baktı. Sonunda Yasemin "Siz bizden daha çok biliyorsunuzdur. Çocukluk arkadaşıymışsınız." dedi ve o an Asil ile göz göze geldiler. Çok sulu biriydi. Sürekli gözlerine bakıyordu utanmadan. Abisi fark etse kafa göz dalacaktı da haberi yoktu!

Melis Yasemin'in sözlerine "Aa yok sizin zamanınızda daha çocukmuş. Önce siz anlatın sonra ben devam ederim." diye karşılık verdi.

Bulut "Çok mızıkçıydı." diyerek anlatmaya başladı. Bu şekilde lafa girmiş olması Yiğit'in kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. "Ne zaman oyun oynasak ve Yiğit yansa hemen bir bahane bulur, ağlar sızlardı."

"Ben?" dedi Yiğit işaret parmağıyla kendini göstererek. "Saçmalama!" diyerek devam ettirdi tepkisini ama Asil "Lan oğlum ne saçmalaması seni tanıdığımda da öyleydin hâlâ öylesin!" diyerek Bulut'a destek çıktığında herkes güldü.

Yiğit "Lan bir git! Oyun mu oynuyoruz sanki biz!" diye sorduğunda Asil "Bizimle değil ama karınla oynuyorsun." dedi. Melis ve Asil birbirlerine uzanıp 'çak' yaparken diğerleri de Yiğit'e gülüyordu.

Yiğit bir an bocaladı. Sadece "Hiç de bile..." diyebildi içine kaçan bir sesle.

Asil diğerlerine bakıp gülerek "Bunlar ne yapmışlar biliyor musunuz?" diye sorduğunda hep bir ağızdan 'Ne?' dediler. Yiğit gözlerini devirdi. Asil iyi bir sopayı hak ediyordu!

BÖĞÜRTLEN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin