Keyifli okumalar başlamadan alttaki boş yıldızı güzel niyetlerle doldurmayı unutmayın🩷🩷
🍇
Sabah ilk uyanan yine Melek olmuştu. İki gündür Yiğit'le uyurken bir şekilde çok yakın uyanıyorlardı ve bunu kendisinin de kasten yapmadığı gibi Yiğit'in de kasti yapmadığına inanıyordu. Uyurken bir şekilde birbirlerine çekiliyorlardı işte. Gece artık ev soğuyor muydu, neydiyse birbirlerine sokulup ısınmaya çalışıyor olabilirlerdi.
Okula gitmeleri gerekiyordu ve kuzenlerini de okula götürmek, derslerden sonra okulu gezdirmek niyetindeydiler. Bu yüzden Melek diğerleri kalkmadan önce kalkıp kahvaltıyı hazırladı. Kahvaltı hazır olana kadar diğerleri de uyanıp yatakları toplamışlardı. Hızlıca kahvaltılarını yapıp aynı hızda toplamışlardı. Yola çıktıklarında arabalara her zamanki gibi dağılmışlardı. Okulun girişinde güvenlik, misafirlerin isimlerini alınca içeri girebilmişlerdi.
"Yiğit, oha okula bak lan! Siz burada derslere odaklanabiliyor musunuz?" diye sordu Bulut. Yiğit güldü. "Melek gibi inek öğrencileri saymazsak kimse ilk yılında derslere odaklanamaz ama sonra alışıyor insan. Her gün göre göre sıkılıyor." diye cevap verdi.
Bulut "Güzel kızlar da varmış." dedi etrafına bakarken. Yiğit Yavuz yüzünden direkt olmasa da imayla laf soktu. "Aman hayatında biri varsa duymasın. Yerin kulağı var."
Bulut gergin bir şekilde güldü. "Yok canım kendim için demedim. Yavuz için diyorum. Etrafına baksana oğlum!" dediğinde Yavuz'un kaşları çatıldı. "Kim var hayatında?" aslında olanların farkında olsa da yokmuş gibi davranıyordu. Yoksa kör ya da salak değildi. En yakın arkadaşının, kardeş bildiği adamın kardeşine bakışlarını görüyordu. Aşkı ondan iyi bilen mi vardı?
Ama Zümrüt'ü ve kendisine olan aşkını görememişti. Kör değilse bile gözlerinde bir bozukluk vardı.
"Yok da..." diyen Bulut Yiğit'e ters bir bakış attı. "Dışarıda da gözüm yok!" diye tamamladı cümlesini. "Sen bakın etrafa."
Yavuz güldü. "Benim de kimse de gözüm yok. Sen kendi işine bakın asıl!"
Kızlardaki muhabbet ise farklı değildi. "Of of okula bak!" dedi Yeliz. "Kız burası okul mu yoksa modellik ajansı mı? Kızları ayrı erkekleri ayrı manken gibi!"
"Bu bizim okula özel değil bence. Genel olarak üniversite öğrencilerinin hali." dedi Melek. Yasemin ise "Devlet üniversiteleri bu kadar değil. Hatta bir yerden sonra salıyorlar, eşofmanla geliyorlar okula." dedi. Melek güldü. "Aslında sınav zamanı ben de eşofman ve benzeri şeyler giydim. Hemen herkes o şekilde geldi hatta."
"Kız Melek bir şey diyeceğim." dedi Gazel arkadan öne doğru eğilerek. "Siz niye yüzük takmıyorsunuz?"
Melek aynadan kuzenine baktı. Oysa kafası hemen kulağının dibindeydi. "Tarzımız değil Gazel!" dedi sert bir şekilde gözlerini devirerek. Gazel güldü. "Saklıyorsunuz değil mi evli olduğunuzu milletten! Çakallar!" dediğinde ise Yeliz "Ana doğru! Siz kesin herkesten gizliyorsunuzdur! Okula da ayrı arabalarda geliyorsunuz!" diyerek nokta atışı yaptı.
Melek o an iyi ki Yiğit'ten o şekilde intikam aldım diye düşündü. Şu an yalan söylemek zorunda kalmayacaktı çünkü. Yalanın yalanı doğurması gibi doğrular da doğruları doğuruyordu herhalde.
"Saklamıyoruz Gazel'cim, Yeliz'cim. Sadece bilmesi gerekenler biliyor. Elimize megafon alıp evliyiz diye bağırsaydık bunu duyanlar hep bir ağızdan bağırarak 'Bize ne?' diye sorardı çünkü!"
Yasemin "Bilmesi gerekenler derken mesela?" diye sorunca Melek ona 'Sende mi Brütüs?' dercesine baktı. "Yakın arkadaşlarımız işte." diyerek geçiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN MUCİZESİ
General Fiction(Eski Adı: Beşik Kertmesi) İnsanın kaderi ne zaman yazılmaya başlar? İnsanın kaderi kaç kez yazılır? İnsan kaderini değiştirebilir mi? Melek ve Yiğit'in kaderi onlar doğmadan çok önce yazılmaya başlamıştı. Bir böğürtlenin bir insana verebileceği en...