🍇15. BÖLÜM🍇

175K 9.8K 412
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın aşklar...

 Keyifli okumalar...

🍇

Okuldan çıktıktan sonra eve gitmek yerine biraz market alışverişi yapmak istemişti Melek. Arabadayken de arabanın Bluetooth'una bağlanarak Zümrüt'ü aradı. Kızlarla konuşmasından sonra aramak aklında vardı ama Yiğit yüzünden büyük endişeler taşıdığı için aramayı unutmuştu.

Bu yüzden görüntülü değil de direkt sesli aramayla aradı. Telefon ikinci çalışında açıldığında karşıdan Zümrüt'ün tarazlı sesi "Alo" dedi.

Melek'in kaşları çatılırken "Sen ağladın mı?" diye sormuştu. Karşıdan birkaç saniye ses gelmeyince Melek "Zümrüt?" diyerek yeniden seslendi.

Zümrüt "Buradayım. Ağlamadım. Üşütmüşüm biraz." diye cevap verince Melek'in kaşları düzeldi. "Neden hastalandın? Daha kış tam gelmedi bile." diye sordu şefkatle. Zümrüt oldukça hassas bir bünyeye sahipti. Yaz kış fark etmeksizin hastalanırdı. Bu yüzden Melek inanmıştı bu yalanlarına

"O yüzden hastalandım ya zaten. Belirsizlik... Hava bir soğuk, bir sıcak... O yüzden hastalandım." dedi Zümrüt yalanına devam ederek. Belki de yalan bile değildi. Hastalık hastalıktı sonuçta... Aşk hastası olmadığını söylememişti ki...

"Kendine dikkat et Zümi. Buradayken aklım sende kalmasın. Zaten aklımda çok şey var..."

Zümrüt'ün sessiz gözyaşlarını göremedi Melek. "Aklın kalmasın ne bende ne de burada. Hepimiz çok iyiyiz. Her şey eskisi gibi" dediğinde Melek bu kez inanmasa da ses etmedi. Nasıl olsa neler olduğu bir yerde patlak verirdi.

"Tamam canım. Grup görüşmelerimize de lütfen teşrif et. Bal gözlerini özledim."

Kızlar bazen bal göz derlerken bazen de kurt bakışlı diyorlardı Zümrüt'e. Zümrüt ise iki hitaba da kızıyordu. Çünkü rüyalarında bir tek Yavuz onu öyle çağırıyordu. Çünkü bu furyayı ilk kez Yavuz başlatmıştı ve bir daha da dememişti. Zümrüt de diğerlerinin o şekilde seslenmesini bu yüzden istemiyordu. Onlar, utandığından naz yaptığını düşünse de gerçekler öyle değildi.

Zümrüt de bu uyarıya "Denerim. Pek müsait olduğum zamanlarda görüşmüyorsunuz da." dedi laf dokundurarak. Müsait olmama nedeni de ağlıyor olmasıydı. Şiş gözlerle telefonu açamıyordu.

"Sen ara o zaman Zümi. Bunu da ben mi söyleyeyim?" Melek'in gülerek söylediklerine Zümrüt de gülerek yanıt verdi. "Sen evlisin artık, evli kadınlar zırt pırt aranmaz."

Melek gözlerini devirdi. "Saat dörtten sonra arayabilirsiniz canım. Öncesinde okuldayım çünkü. Haliyle kurduğun cümleyi şöyle düzeltiyorum "Öğrenci olanlar zırt pırt aranmaz. Okulda olmadıkları zaman aranır."

Zümrüt içten bir şekilde kahkaha attı. "Hâlâ karakola düşmemiş olmanız bile mucize. Biz ne komplo teorileri üretmiştik ama! Neyse, tebrikler gayet iyi gidiyorsunuz!"

"Aslında bakarsan siz, şöyle işinin ehli cinayet işlerine bakan bir avukat arayışına girin. Tahrik, taksir ne varsa cezamı falan indirsin. Çünkü Yiğit ile yaşayan ya hapislik ya tımarhanelik olur. Şu an neresi daha konforlu olur diye düşünme aşamasındayım. Hapse daha yakınım ama..."

Zümrüt "Aman ha sakın! Sen yine de konuşarak halletmeye çalış. Sen Meral, Gazel ve Yeliz'e aynı anda katlanmış insansın. Onlara kıyasla ne kadar kötü olabilir ki?" diye sordu. İyi ki aramıştı Melek. Biraz olsun o boğucu 'varoluşsal pişmanlık' hissini unutmuştu.

"Yani çok yakınlar elbette. İşte sürekli Yeliz, Gazel ve Meral'e aynı anda maruz kaldığını düşün. Sinirleri aşırı hızlı yıpratan bir süreç" diye cevap verdi Melek. Şimdi YelGazMer üçlüsünü de hafife almamak lazımdı. Düşman başına...

BÖĞÜRTLEN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin