🍇11. BÖLÜM🍇

205K 9.9K 725
                                    

Yeni bölümle ben geldim🌿 Bölümleri bölmek çok zor ama kitapta bir bölüm biraz uzun olduğu için bölmem gerekiyor. Siz bu halini nasıl buldunuz merak ediyorum

İkinci kitap şu an için basılmayacak gibi görünüyor. Yeni bir yayınevi ile anlaşma durumunda size haber veririm. Yoksa başka bir hal çaresine bakarız❤️

Size iyi okumalar.

🍇

Melek'in bu keskin tavrı hem diğerlerini hem de bilhassa Yiğit'i şaşırtmıştı. Neden arkadaş olamayız? Sorusuna makale yazarak cevap vermişti. Bunun üzerine de kimse bir şey demedi. Ancak o an hepsi ikisi arasında, konuşulandan fazlası olduğunu bir şekilde hissetti. Düşünmedi bazısı belki ama bilinçaltına bu bilgi yerleşti. Melis ise bu ihtimalin oldukça kuvvetli olduğunu düşünen iki kişiden biriydi. Diğer kişi elbette Asil'di.

Yiğit'in Melek'e attığı kaçamak bakışları, en yakınları olarak fark ettikleri gibi Melek'in kati suretle Yiğit'e bakmaması, baktığı nadir anlarda da nefretini esirgememesi en güçlü argümanlarıydı.

"Burada mıydınız? Her yerde sizi arıyorum." Diyerek bir kız bu gerginliğin üstüne köze dökülen su gibi iyi gelmişti. Melis "Arkadaşlarla oturuyorduk ya sen de gel." Dedi ve ardından masadakilere baktı.

"Sorun olmaz değil mi? Çisem bizim arkadaşımız." Dedi. Melek, Mehmet ve Filiz için masaya bir kişinin daha oturması sorunlar listesinde son sırada bile olmadığından üçü de başını iki yana sallayıp yarım yamalak gülümseyerek cevap vermişti. Çisem pozitif bir enerjiyle tebessüm ederek "Birinci sınıf mısınız? Çok yeni yüzler." Dedi.

Mehmet "Evet, birinci sınıfız." Diye kızların yerine de cevap verdi. İkisi de konuşacak gibi durmuyordu çünkü.

Melek masanın altında sinirle ayağını sallıyor Yiğit gözlerini Mehmet'ten ve Mehmet'in durmadan baktığı Melek'ten alamıyordu. Açıkça yazıyordu kıza. Her şeyi bilen Melek Hanım acaba bunu da görebiliyor muydu? Psikoloji okumakla övünüyordu ya az evvel! Dünyadan bir haberdi oysa! Bir şey görmeyen de asıl kendisiydi!

"Ay ne kadar cici görünüyorlar. Kıyamam." Dedi Çisem anaç bir tavırla. Asil kahkaha atarken Melis de gülümsemişti. "İkinci dönemde dirsekleriniz, ikinci sınıfta da ruhunuz çürüyecek. Abla tavsiyesi." Deyince Filiz ve Mehmet de güldü. Ancak Melek ve Yiğit ne onu duyuyordu ne de rol yapacak kadar kendilerindeydiler.

"Mehmet notlar yanında mı?" diye sordu birden bire. Hepsi gülmeyi kesip Melek'e odaklandı. Mehmet şaşırsa da "E-evet?" dedi. "Dosya tutuyorum."

Melek başıyla onayladı. "Bana verir misin şimdi? Ders başlamadan fotokopi çektireyim." dediğinde Mehmet başıyla onayladı. Melis, Melek'i anlıyor ama birden uzaklaşmasını istemiyordu. "Acelesi ne sonra çektirirsin. Sınavlara var daha." Dedi yumuşak bir sesle. Melek asla Yiğit'e bakmıyordu. Melis'e anlayış beklediğini rica eden bir bakış attı. "Benim bugünden ruhum çürümeye başladı. İkinci seneye çürüyecek bir ruh kalmasını istiyorsam planlı çalışmalıyım." Dedi ve masadan kalktı. Yiğit, ona yeniden rica edecek olan Melis'e engel oldu. "Bırak çalışsın. Herkes senin gibi dahi değil."

Buradaki amacı Melis'i övmek ve Melek'e ısrar etmesine engel olmaktı. Başarılı olmuştu da ancak Melek'i küçümseyip, hakaret bile sayılabilecek bir üslup takındığının farkında değildi.

Melis ona uyaran bir bakış atarken Asil dirseğiyle yan tarafına vurmuştu. Melek hiçbir cevap vermeden diğerlerine baş selamı vererek masadan uzaklaşırken "Geliyor musun Mehmet?" diye sordu sadece. Mehmet de arkada kalan Filiz'e yüzünü kırıştırarak baktı. 'Elimden bir şey gelmiyor' gibi bir şey demek istemişti. Ne diyeceğini bilemiyordu çünkü.

BÖĞÜRTLEN MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin