Aşklarım bebeklerim. İşte o bölüm. İşte yüreğimizi hoplatan o sahne sonunda geldi. Yiğit'e çok kızdığınızı biliyorum. Ben de çok kızarak yazdım zaten ama onun da yaralı ve aslında aşk konusunda çok cahil ve toy olduğunu unutmadan daha seviyeli söverek okuyalım. Evrimini daha tamamlamadı. Melek hallediyor o işi rahat olun. Şimdilik sizi bölüme alalım. Satır arası yorumlarını bekliyorum. Bir wattpad yazarının yakıtının yorumlar olduğunu unutmayın...
🍇
Melek, sofra hazırlamak denilince bunu hiç düşünmemişti. Tam olarak burada ne hazırlanmıştı, onu da anlamamıştı. Çünkü herkes ateş başında oturmuş, ekmek arası sucuklarını ve içeceklerini eline almış oturuyordu.
"Sofra?" dedi elindeki ekmeğe bakarken. Asil sahte bir şekilde kahkaha attı. "Salata malzemelerini ve tabakları unutmuşuz. Şimdilik idare edelim, yarın hallederiz." dedi arabasının bagajında duran malzemelere rağmen.
Melek inanmasa da kurcalamadı. Çoktan ayılmıştı mevzuya.
Mehmet Melek'le konuşmak istiyordu ancak hem çekiniyor hem de konu bulamıyordu.
"Bingöl mü soğuk Ankara mı?" diye sordu sonunda daha ilginç bir konu bulamayacağına karar verince. Melek'in yanında oturmuş dizlerini Melek'in dizlerine değdirecek kadar yaklaşmıştı ona. Yiğit derin bir nefes almak zorunda kaldı, yoksa birilerinin nefesine kast edecekti.
Melek dudak büktü. "Benziyorlar aslında. İkisi de karasal iklim. Ancak net bir cevap verecek kadar kış görmedim burada."
"Ankara'nın soğuğu çok sinsidir ama. Çarpıldığını bile anlamazsın." siyen Asil'e güldü Melek. Hiç de sinsi değildi ona göre, şu an münasip bir yerleri donmuştu bile.
"Ben çok zorlanıyorum ya!" diyen Filiz ise sonunda oldukça dertli olduğu bir konu açıldığı için içini dökebiliyordu.
"Mersin'den geldim ben ve ablamla öğrenci evinde kalıyorum. Öğrenci milleti fakir olur biliyorsunuz." dedikten sonra ona anlamaz gözlerle bakan özel okul bebelerine umutsuzca baş salladı. "Bilmiyorsunuz ama biz normal öğrenciler fakiriz. Bu okulda okumam için babam kredi çekti." dedikten sonra devam etti. "İşte fakir olduğumuz için ablamlar doğalgazı açmıyorlar. Ocak ve şubat ayında sadece açılacakmış. Evde, battaniyeyle değil yorganla geziyoruz." dediğinde mübalağa yapsa da haklıydı. Şu an konuyu şaka yapar gibi anlatsa da bu dertten mustarip on binlerce öğrenci vardı.
"Kıyamam." dedi Melek arkadaşına. "Bize gel."
Filiz, kaşlarıyla Mehmet'i işaret edip "Sizinkiler sorun çıkarır canım. Teşekkürler." dedi. Melek göz ucuyla Yiğit'e bakıp "Bizimkiler pek kural tanımıyor, ben de biraz onlara benzemiş olabilirim. Sıkıntı yapmazlar herhalde." dedi imayla. Yiğit alayla gözlerini devirdi.
"Yurt çıkmadı mı sana?" diye sordu Çisem kaşlarını çatarak. Filiz başını iki yana salladı. "Hayır, seneye tekrar başvuracağım. Bir de ablam da evde kalıyor ya... Onun yanında kalmamın daha iyi olacağını düşündük. " dedi Filiz. Melek o sırada hatırladığı detayla araya girdi. "Bu arada Filiz'in ablası da sizin sınıftaymış." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖĞÜRTLEN MUCİZESİ
General Fiction(Eski Adı: Beşik Kertmesi) İnsanın kaderi ne zaman yazılmaya başlar? İnsanın kaderi kaç kez yazılır? İnsan kaderini değiştirebilir mi? Melek ve Yiğit'in kaderi onlar doğmadan çok önce yazılmaya başlamıştı. Bir böğürtlenin bir insana verebileceği en...