Bölümümüzün bir de şarkısı olsun istiyorum. Erdem Ergün-Gel Dedim
-AKIN-
Ormandan aldığımızı çaylak, Berk'in arabasındaydı ve biz onları ortamıza alacak şekilde yola yerleştik. Aramızda ani manevraları tolere edebilecek bir boşluk bırakarak tünelin ucuna doğru ilerlemeye devam ettik. Çift şeritli yolda en önde ilerlerken ışığın kaynağını gören ilk kişi olma şerefine nail oldum.
"Tünel ağzından yaklaşık yedi metre geride üç Audi burunlarıyla yolu kapatmış," dediğimde hızımı daha da yavaşlatarak tünel ağzına yaklaşık on metre kalarak durdum.
"Geri dönüp tünel içindeki geçişlerden yan tünele geçelim. İki kilometre ters şeritlerden kazasız belasız gidebilirsek yine bir orman yoluna girip izimizi kaybettirebiliriz." diyen Berk'in hemen ardından Korhan'ın sesi gelmişti ki, araya kaynamayı başardım;
"Bu arada, yedi Audi'ymiş arkadaşlar."
"Akın, benim araca gel gidiyoruz." diyen Korhan'ı duyduğumda sırıtmaya başladım. Manyaklıkta bizimkilere tur bindirmiş olabilirim ama bu emri ikiletecek kadar salak da değilim. Arabamı yolu tıkayacak şekilde park edip arka koltuklara sabitlediğim Bixi'min yanına gittim. Ağır makinalı silahın tetik mekanizmasına önceden basit kravat düğümü atarak yerleştirdiğim ipin, düğümü sıkıştıracak kısmını alıp dikkatlice yine ön koltuğa geçtim. Camlar siyah film kaplı olduğu için beni görmelerine imkan yoktu. Arabadan elimdeki iple beraber inerken bu şerefsizler için feda ettiğim canım Bixi'min önünde ki tek engel olan camı aşağıya indirdim. Kendi kapımı açıp ayaklarımı yere bastığım anda ipi çekip tetikteki düğümü sıkıştırdım. Havada kurşunlar uçuşurken hareketli platformda azimle çalışan Bixi'min bir sağa bir sola dönen varlığı sayesinde Korhan'ın aracına geçişim şerefsiz heriflerden hiç birinin dikkatini çekmedi. Zaten muhtemelen kafalarını kaldıramıyorlardı ve benim kaçmak için çok fazla zamanım yoktu.
Hızla geriye dönüp tüneller arası geçişi bulmak için harekete geçtik. Bu arada geri döndüğümüz için en önde ilerlemeye başlayan Semih'ten kısık sesle bir küfür duyunca anlamış olduk geçişlerin kapatıldığını ve baya vakit kaybettiğimiz için şerefsiz destek kuvvetlerinin bizi bu tünele sıkıştırmış olma ihtimalleri de yüksekti. Ve çok geçmeden canım dostum Semih'in sesini duyunca acaba onun neden bu kadar intihara meyilli olmaya başladığını çözmeyi aklımın bir köşesine yazdım.
"Beyler Audi yağıyor bu gün gökten. Dört taneler ve daha yeni yola yerleşmeye çalışıyorlar. Ben zinciri kıracağım, siz hız kesmeden gelin." Korhan'ın;
"Dikkatli ol eşek sıpası!" lafını duysa da umursamayacağından emin olduğum Semih, hızını arttırarak görüş alanımdan tamamen çıktı.
Hafif virajı döndüğümüzde teker teker tünelden çıktık ki en sona kalmaktan neden nefret ettiğimi bir kez daha anladım. Resmen işin en heyecanlı yeri ilk üçlüye gitti ve ben herhangi bir Audi'ye sürtünemedim bile. Muhteşem dörtlü haşatı çıkmış bir şekilde kenarda usluca yatarken içlerinden çıkmaya çalışan aptallar bana kurşun yağdırarak hüznümü biraz olsun aldılar sağ olsunlar. Ama yine de bu beni kesmedi be, düşüncesiyle aniden firen yapıp geri geri gitmeye başladım ve en içten düşüncelerimle bizden sonra gelecek toplayıcı ekibe sorun çıkartmasın diye adamı ezik büzük haldeki iki Audi'nin arasına sıkıştırdım. Ve çaldığım ıslığın sesine bizimkilerin ne kadar çatlak olduğumla alakalı yorumlarını karıştırarak yoluma devam ettim.
Oh be! Nihayet keyifliyim...
***
-SERDAR-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TANIK KORUMA-ATEŞ HATTI SERİSİ 1
ActionMerih Soyder... Hırçın olduğu kadar ürkek bir ceylan... Yaralı olduğu kadar yara açmayı başarmış bir çocuk... 19'una basacak olmasının kaldırmaya çalıştığı yüke bir faydası olmuyordu şu an. O hiç olmadığı kadar savunmasız, hiç olmadığı kadar acizdi...